• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
le havre - aki kaurismaki
eski bir yazar olan, bohem bir hayat tarzına sahip olan marcel marx, fransa'nın liman şehri le havre'de yaşamakta, kentte ayakkabı boyacısı olarak mütevazi bir hayat sürüp gitmektedir. başarılı bir edebiyatçı olma hayallerinden vazgeçerek işi, karısı arletty ve akşamları demlendiği bar arasında gidip gelen marcel'in çizdiği bu sade hayat, yasa dışı yollarla kente gelen afrikalı bir göçmenin hayatına girmesi ile alt üst olur. eşi arletty ise bu arada ciddi bir hastalığa yakalanır. marcel'ın kılıçlarını yeniden kuşanma vakti gelmiştir...

yapımdan önce yönetmenin aklındaki fikir avrupa’ya gelen afrikalı bir çocuğun hikayesiydi. esas gayesi hikayeyi italya ya da ispanya’da kurmaktı ama uygun bir şehir bulmakta zorlandı. deniz kıyısından hollanda’ya kadar şehir şehir gezerken kendisini fransa'da le havre’de buldu. buradaki atmosfer onu çok etkiledi. senaryo 2009’da yazıldı, bazı karakterlerin isimleri fransız film ikonlarına bir saygı duruşu olarak seçildi, örneğin arletty ve jacques becker. baş karakterin adı ise karl marx’a bir gönderme olarak kondu. filmin bütçesi 3.8 milyon idi, 750bin euro’luk bir destek ise fin film vakfı’ndan geldi. yönetmen le havre’nin fransa’nın memphis tennesseesi olduğunu, robert piazza’nın ise elvis olduğunu söylüyor.

film cannes film festivali’nde fipresci en iyi film ödülünü aldı. ayrıca 2011 münih uluslararası film festivali'nde en iyi uluslararası film ödülünü aldı.


  1. finlandiyalı yönetmen aki kaurismaki’nin toplam 15 ödüle sahip 2011 yılı yapımı filmi.

    kaurismaki duygularını belli etmeden ironik mizahla sosyal eleştiriyi öyle güzel harmanlamış ki.

    normandiya liman şehrinin karamsar atmosferi, jean-pierre melville’in kara filmi ile jean renoir’ın ince hümanizminin çok iyi bir birleşimi mevcut filmde.

    bugün de gündemde olan yasadışı göçmenlik sorunu, ırkçılık ve aslında sınıfsal ayrılıklar ve bunların karşısında bir dayanışma ve insanlık öyküsü.

    60'ların fransız filmlerinin unutulmaz imgelerinden citroen, şapkalı pardesülü dedektif ve bakkalı, manavı, küçük barı ve dekorları, kostümleriyle hepsi tastamam olmuş.

    masalsı bir film. çünkü bu dayanışma ve insanlık günümüz dünyasında gerçekçi gelmiyor artık. çünkü filmde vicdanı değerleri olan insanlar var hatta polis müfettişinin bile… kaurismaki bize bunu hatırlatmak istemiş.

    bir de filmde bresson, becker, melville, tati, rené clair, marcel carné hepsinden bir parça var…

    yeni dalga filmlerini özleyenlere…

    aki kaurismaki bir röportajında:

    - sinema 1962’de öldü, sanırım ekim ayındaydı.
    demişti.