1. 1952 doğumlu, gerçek adı philip andre "mickey" rourke jr. olan , seksenlerin sonunda ölseydi şimdi brando ve james dean ile kıyaslanacağını düşündüğüm amerikalı aktör.

    rumble fish'i izlediğim zamanı hatırlıyorum da, mahalledeki on çocuktan dokuzu senin gibi sigara içmek için götünü vermeye hazırdı, kalan bi tane zaten götverendi. nasıl fırlatmıştın motoru herifin üstüne, nasıl da siklemiyodun polisi. the pope of greenwich village geldi sonra, ne güzeldi mavi takımın ve ayakkabıların. güzel filmlerin devam etti bir süre, hasta olduk angel heart ve barfly'da sana. isa heykeline tutunmaya çalışarak ölürken dağladın yüreğimizi a prayer for the dying ile. homeboy diye bi film çektin sonra, anlamadık ne yapmaya çalıştığını ama sevdik yine filmi. wild orchid de dağıldın iyice ama toparlıyo dedik sonra desperate hours ile. johnny handsome'da estetik ile normal haline dönüşün yetmişti bize güzel film demek icin, sonra haberler çıkmaya başladı hakkında, kokain batağına düştü, aktörlüğü bırakıp boksa başlıyo, süper filmleri geri çeviriyo diye, sallamadık tabi. harley davidson and the marlboro man geldi sonra, eyvah dedik, itiraf etmek zordu ama sıcmıştın işte. birbirini takip eden boktan filmlerde oynama başladın, white sands, f.t.w (en sikko filmindir sanırım), bullet gibi.

    doksanlar yaramamıştı sana, van damme ile bile film çevirdin götüne koyiim. the rainmaker'da gözüktün bir ara sevindik bütün mahalle ama olmadı, bitmiyordu siktiimin doksanları senin icin. çemçük ağızlı bruce willis o çakma sırıtışıyla bütün afişleri donatırken sen hala ben gerard depardieu' yu döverim boks etsek falan diyodun cılız dergi haberlerinde. get carter' ı izledik 2000 senesinde, iki botokslu, sen ve stallone dövüşüyodunuz ama senin botoksun bi başka güzeldi bize göre. sıradan filmler devam ediyordu ardı ardına, quentin tarantino tutsun elinden istiyorduk seni hak ettiğin tahtına oturtmak icin. spun diye güzel bi film yaptın arada once upon a time in mexico takip etti onu ama olmuyordu işte; tam ümitlerimizi yitirirken man on fire cıktı ortaya, kucağında o salak köpekle bile karizmatik nasıl olurdu bi insan evladı? görmüştü herkes sende hala cevher olduğunu tıpkı bizim gibi ve geldi `marv` karakteri sonunda. ulan harbiden böyle bi herif vardı diyen kendini bilmezler ile bu herif kimmiş yeeaa diyen yeni yetmelere yapıştırıyoduk cevabı ''hollywood starı kavramına karşı bi adam olum o, istese skip atardı ortalığı yıllar öncesinden'' diye.

    domino yakışmıştı gerçekten sana, döktürmüştün yine. iki film çektin arada, gayet güzeldi onlar da ve en sonunda wrestler geldi cattı. aronofsky cok bastırmış filmde seni oynatmak için duyduğumuza göre, allah razı olsun kendisinden. elini keserken markette, kahreder gibiydin kaybolan yıllara. dans ederken demode şekilde barda, pişman değil gibiydin tüm elinin tersiyle ittiklerine ve ringde konuşurken seyircilerin ile, hayatını özetliyordun aslında sadece sevenlerine.

    oscar alamadın o rolle ya, yavşak akademi.