1. benim açımdan pek fazla bir sıkıntı olmaz. hatta daha doğrusu öyle resmi bir ilişiki fazlasıyla sinirimi bozabilir. en önemli şeylerden biri samimiyet olmalı
  2. ben, karşımdaki kişiye rahatsızlığımı belli etmez ve siz,biz tarzında konuşmaya devam ederim, ancak bunu inceden inceye bastırarak söylerim ki 'bak resmi bir ilişki içindeyiz bu şekil konuşmalardan rahatsız oluyorum' lafını adeta gözlerimle ve söyleyiş tonumla belli ederdim. o da eşek değilse herhalde anlar diye düşünüyorum.
  3. bazı insanları rahatsız edebilir. özellikle sinirli birisi sosyal medyadan markaya şikayette bulunursa kesinlikle "sen" diye hitap etmemeli. bu durum ingiliz markalar için çok daha basit, orada samimilikten bir problem çıkmıyor.
  4. ne kadar da güzel dertlerin varlığını görmeme vesile olan bir başlık.
    allaam ne kadar da sizli bizli konuşmalar.

    sanırsın künefe yerken çataldaki dilimi en sevdiği bondi mavisi gömleğine düşürmüş, gününü mahvetmiş.

    mesela keşke herkes birbirine mahmut dese. düşünsene waffle yiyorsun, son kısmındasın. çatalında waffle ekmeği, kivi, muz ve çilek var. güzel güzel ayırmışsın hepsini son lokma için. takmışsın çatala bir bir, tabaktaki son bitter çikolata sosunu sıyırıyorsun. tam ağzına götürecekken... yanlış örnek vermişim bi dk.

    dünya tek bir şehir olsa adı da çorum olsa.
    -nerelisiniz?
    çorumluyum eheh.
    -neresinden?
    merkeze uzak biraz, montevideo.
    -hay ağzınızı öpem hemşeri çıhtık.

    insanları ötekileştirmek niye? sonuçta hepimiz toplasak bi biz etmiyor muyuz? takılar, iyelik ekleri, yapım ekleri yaa ne gereksiz şeyler.

    ayrıca siz deyince kibar mı olunuyor? siz diyorsun ama hala at ağızlı at ağızlı konuşuyorsun. olmaz. böyle olmaz mahmutcuğum lütfen.
  5. tanımadıklarımıza siz biz deriz. görgü kuralıdır. sırf aynı şehirde doğdum diye tanımadığım etmediğim insan da bi zahmet ağzımı öpmeyiversin.