1. şeriat'ı, hollywood / siyonist ürünü ve "nedense" hep kadın üzerinden ajitasyona dayalı (persepolis, kızım olmadan asla, süreyya'yı taşlamak) ikinci sınıf filmlerden öğrenenlerin kabuslarına girmesi normal olan bir prensipler bütünüdür. dünya kimler tarafından yönetiliyor, parayı yönetenler nelerden korkuyor, sistem kendine neyi tehdit olarak görüyor, bunları araştırın. sonra islami kaynaklardan şeriat'ı öğrenin. hayat daha güzel olacak, şüpheniz olmasın.
  2. fatih yaşlı yazmıştı sanırım, şeriat öyle bir gecede resmi olarak ilan edilecek bir rejim değil...fiili olarak zaten bir süredir nüvelerini deneyimlediğimiz süreç dün geceden başlayarak çok daha görünür hale geldi. ibadet yeri dediğiniz camiler bizzat bir partinin cihat çağrısı yaptırdığı merkez üsleri haline gelmişse, sokaklarda kendi vatanının evlatlarının kafasını kesecek kadar gözü dönmüş adamlar cirit atıyor ve demokrasi havarisi olarak gösteriliyorsa, bu ülkenin başbakanı "idam isterük" bağırışlarına gülümseyerek "merak etmeyin gerekeni yaparız" diyorsa...ve sokakta kadınlara, yollara dökülün diyen cb'nın sözünü dinleyen kitlelerden "senin de sıran gelecek o." deniliyorsa...mecliste korkudan pörtlemiş gözlerle hükümete biat edercesine kuru metinler okunuyor, bir muhalefet partisi bile "bu adamları siz buralara getirdiniz" diyememişse...
    mesut
  3. müslümanların varoluşsal sancılarının iskeletidir. şimdi kutsal kabul edilen kitapta emirler var. inananlara açık emirler bunlar. inananlar bu emirleri dinlemek zorunda. nasıl olacak. hep bu şekilde yaşayamazlar. toplumsal çatışma her zaman daha fazla radikalleştiriyor bi de. işid'e avrupa'dan, amerika'dan katılanların çok daha keskin fikirlere sahip olduğunu düşünüyorum. çünkü sürekli "böyle olmamalı"yla birlikte yaşamışlar. ekonomi, yönetim, cinsel yaşam dahil hayatın her alanında net emirler var. bu ontolojik gerilim musevilerde ve hristiyanlarda da var.
    - ama ilah böyle istemiyor.
    bu çok şiddetli bi gerilim
    yok