1. deprem, kasırga, hortum, sel, özürlü doğma gibi, henüz insan aklının bu olumsuz faktörlerin önüne geçemediği yaşamı tasarlayan tanrının mükemmel olmasıdır.
  2. tanrı var ise tabiki mükemmeldir. tanrı yok ise insan kendinden mükemmel bir tanrı yaratmaya mahkumdur.
  3. gökte oturup insanları cezalandıran veya mükâfatlandıran tanrı inancına göre tüm söylemleriniz kesinlikle haklı. insan egosu ve düşünce yapısı yani nefs denilen varlık, kendini ilahlaştırdığı ve ölümsüzlüğü arzuladığı için, taptığı tanrısını da insanlaştırmakta. bu nedenle değilmidir ki insanlar kendi elleriyle ürettikleri tanrılara tapıp medet umdular?

    fakat allah ismiyle işaret edilen tüm insani özelliklerden münezzehtir. mükemmeliyet veya mükemmel olma durumu biz insanlar içindir. allah ise bu sıfatları yaratandır, kayyumdur yani varlığı kendisindendir.

    felsefede adım adım ilerlemek gerekir zira bilinmeyeni sorgulamak yerine; öncelikle bilineni, görüneni ve duyulanı anlamaya çalışıp haz almak duygu dünyanızı değiştirecek ve ancak daha sonra bir adım daha ileriye gidebileceksiniz.

    allah'ı merak ediyorsan, önce kendi sıfatlarını tanı. yüzmeyi öğrenmeden mars'ta su aramaya gitme.
  4. insan gözü gibi nispeten basit ve kusurlu bir mekanizmanın bile kendiliğinden oluşmuş olma ihtimalinin olmadığını kabul edenler tarafından savunuluyor olması ilginç olan bir önerme.
  5. mükemmeliyet durağan bir olgudur, o yüzden evrende hiçbir şey mükemmel değildir. mikrodan makroya evrende herşey devinim halindedir. sadece maddesel ve enerjisel anlamda değil insan düşüncesi bile sürekli değişen bir olgudur. bir şeye mükemmelliği atfettiğinizde o şeyin değişmez ve durağan olduğunu iddia etmiş olursunuz. görmediğiniz tanrı kavramını değişmez durağan mükemmelliyetçi bir bakış açısına dahil etmeniz, inandığınız tanrıya en büyük hakaret olur galiba. oysa mitler de tanrı kendisine kulluk etsin diye şeytanı yaratıyor, yine başka başka alemler yaratıyor, sonra evren ölçeğinde bir atom tanesi kadar olan dünyada insanı yaratıyor sonra şeytana diyor hadi secde et, şeytan böbürleniyor insana secde etmiyor, tanrı şeytanı sen mi secde etmedin al sana lanet diyor, sonra şeytan her ne hikmetse havva üzerinden yasaklı meyveyi yedirtiyor, tanrı bu işe sinirlenip dünyaya sürüyor insanları, şeytan diyor dur daha intikamımı almadım daha neler edeceğim size diyor da diyor. yani bu kadar entrikanın döndüğü bir mitte mükemmelliyetçi bakış açısı nedir anlam veremiyorum. zaten inandığınız tanrı kavramı entrika ile haşır neşir, bir de mükemmel olacak hemi. bir de bu kadar entrika oluyor zaten tanrı bunları önceden biliyormuş, bak sen kurguyu hazırlamış ve oynatıyor yani. şeytanın suçu ne, neden yasaklı meyve diye bir şey var, neden o kadar alem içinde tanrı insana çok değer veriyor, madem yarattığı herşeyle övünüyosa ve kulluk etmesini bekliyosa neden yarattığı başka şeyleri lanetliyor. peki o lanet nedir, o da tanrıya ait değil midir. eğer tanrı her şeyi yaratmış ise kötülüğüde yaratmamış mıdır, tecavüz, cinayet, pislik, bok püsür de tanrının eseri değil midir. yok şeytanın eseri diyosan tanrı o zaman o kadar kudretli değil midir, sonra sen diyorsun her şey tanrıdan gelir. eeee o zaman mükemmel kavramı içine alamayız tanrıyı işte, ying yang gibi birşey oluyor kötülük ve iyilik kavramlarının bir tekilde toplanması oluyor tanrı. demekki neymiş mükemmel olan tanrı değil senin tanrıya atfettiğin kavrammış.

    edit: ateist
  6. ''tanrı kötülüğü durdurmak istiyor da gücü mü yetmiyor, o zaman her şeye gücü yeten değil.
    gücü yetiyor da durdurmak mı istemiyor, o zaman kötü niyetli.
    hem gücü yetiyor hem de durdurmak mı istiyor, o zaman kötülük nerden çıktı?
    hem gücü yetmiyor hem de durdurmak istemiyor mu, o zaman ona neden tanrı diyoruz? ''
    - epikuros

    bu sözden sonra ya tanrının mükemmelliğinden bahsetmemeliyiz ya da iyiliğinden