1. kazanmak 1 sene, okumak minumum 6 sene süründürür
  2. tıp öğrencisi terimi biraz karmaşıktır. şöyle ki;

    tıp fakültesinde okumak için sınava girip yeter puan almak o fakülteden başarılı bir şekilde mezun olmak için yeterli olmayabilir. tıp fakültesinde okumak için doktor doğmak gerekir. ülkemizde ve dünyada hakkıyla okutulan bir bölüm varsa o da tıp fakültesidir. insanın onca kitabı hatim etmesi altı yıla sığmayabilir. ancak içinizde yanan bir ateş olmalı ki-çoğu zaman bu bile yeterli olmayabilir-doktor olarak mezun olun. üniversite giriş sınavında devasa puanlar aldıktan sonra "hmmm...puanım hede hede üniversitesinin tıp fakültesine yetiyor. gidip okuyayım." demek sağlıklı olmaz. doktor doğan biri için ise puanın önemi yoktur. o sadece okuyup mesleğinin sahibi olmak için bir formaliteyi yerine getirecektir. sınava girer, kazanır, okur, mezun olur ve hastane koridorlarında koşturmaya başlar. onun hayatı budur ve hiç bir rahatsızlık duymaz. mutlaka bazı engeller çıkacaktır karşısına; fakat tıp sevdasını taşıdığı sürece o engeller sadece zamanını çalacaktır. sonuç kaçınılmaz bir başarı olacaktır.

    tüm bu yazılanlar bir de hukuk fakültesinde okuyan ya da okumak isteyenler için de birebir geçerlidir. tıpkı doktor doğmak gibi hukukçu da doğmuş olmak gerekir.
    hayatını tıbba adamak, gerçek bir tıp öğrencisi olmak anlamına gelir desek yanlış söylemiş olmayız herhalde.
  3. dostum ; baba'nın parası çok, senin kellikle sorunun yok ise, gençliğimi kız peşinde değil de kızsan yakışıklı peşinde değilde not peşinde koşarak geçireyim istiyorsan. ben zaten geceleri uyumam gündüzleri de uyumasam olur diyorsan. arkadaşlarım sırayla evlenip iş güç sahibi olurken ben hala ailemden gelen parayı beklerken aman hoca takmasın asistan bir çakallık yapmasın diye dua edeyim diyorsan. canım ben uzman olmak için dünyanın yapılan en zor akademik sınavları'ndan birine girerim ( konuyla ilgili kesin bi kaynak yok ) çıkarım bunu yaparken de dersaneye kitaba kampa bi 15000 lira dökerim diyorsan. üstüne bir de kazanınca 4-5 yıl hoca, kıdemli, uzman üçlüsünün kahrını çekerim diyorsan, uzman olduktan sonra cahil cühelanın "çok kazanıollar yeaaa" , " hakkediyorlar yeaaa " , " geberticeksin bunları ki!! " laflarını duymayı sorun etmeyeceksen, ki bazı tehditleri gerçekleştirecekler göreceksin. durma kardeşim yaz tıpı gel o zaman kazanması mı, okuması mı, yapması mı zor görürsün.
  4. bölüm ne olursa olsun kazanmak sadece başlangıçtır canım kardeşim.

    kütüphanede sabahlarken ben bir haftada 100 sayfa notu nasıl bitiririm diye tırnak yerken adam gelip notlarını yerden masaya kadar üst üste yığıyordu. her zaman şükrettim össde attıklarım tutmadı diye... olur ya şansım benimle olsa, yüksek puan yapsam gaza gelip tıp yazardım. allah korudu. ben tıp okuyabilecek güce sahip değilim.
  5. kesinlikle okuması.yata yata türkiye derecesi yapmış tıpa yerleşmiş bir arkadaşım 3.sınıfında tikli oldu
    cakal
  6. ege tıptan mezun olalı 1 ay felan oldu. çok net şöyle anlatayım durumu (kendimi dışarıda bırakarak) :

    günlerce kütüphaneden çıkmayıp katır gibi çalışıp bizle aynı anda üniversiteye başlayıp 3te tıkanmış tipler de var, sınav öncesi max 1 gün biraz kastırıp hiç büt bırakmadan 6 seneyi kayıpsız tamamlayan da var. demeye çalıştığım şey şu; yeterli süre ve miktarda çalışsa eşşek de tıp fakültesi kazanır, fakültede sizi diğerlerinden ayıracak olan pratik zekanız olucak. bu sadece ders çalışma anlamında değil, çıkmış sorulara çalışma, sağdan soldan özet bulma, özetin özetini çıkarttırma, kopya çekme vs.. (kopya çekmeye teşvik olarak anlaşılmasın, kopya yalnızca günü kurtarır). daha fazla bilgi için yeşillendirin.