1. çamurun en balçıklısına sahip, leş kokan bir bataklığa saplanmak gibidir.. çıkmaya çalıştıkça daha derine batar, daha leş hale gelirsiniz.. sonrasında ya bir an önce kurtulmak için çırpınıp gittikçe daha berbat bir hale gelerek enerjinizi boşa tüketir ya da soğukkanlılığınızı koruyarak, ümidinizi asla kaybetmeyerek birinin sizi bulup o bataklıktan çekip çıkarmasını beklersiniz.. bir daha yürürken attığınız her adıma dikkat edeceğinizi kendinize telkin ederek..

    son olarak unutmaya çalışmak, asla unutamama yolunda atacağınız ilk adımdır.. gerçekten unutabilmek yolunda atılacak ilk başarılı adımsa, unutmak zorunda olmak düşüncesini unutmaktır..
    alfa
  2. unutmaya çalışarak neyi unutmaya çalıştığını bilerek nasıl unutucaksın.
    ekura
  3. unutmazsın, en fazla onsuzluğa alışırsın. unutanların kalbi kurusun.
  4. bir şeyleri unutmak isteyen insanın tamamen kaçınması gereken eylemdir. "çalışma"nın çözüm getiremeyeceği gibi bir de sorunu katmerlendireceği tek zemin bile olabilir bu.

    insan zihni, eylemi nesnesinden tamamen ayrıştıramaz. "filleri düşünme" olayı gibi ele alınabilir bu. amacımız: filleri düşünmemek. lakin bu amacı, "düşünmemek" eylemiyle başarmaya çalışırsak çuvallarız; çünkü bu esnada zihin bize bir nevi "tamam düşünmeyeyim; ama benden neyi düşünmememi istiyorsun?" sorusunu yöneltir. ki sorunun cevabı da "filler"dir. dolayısıyla filleri düşünmemeye çalışırken, filleri düşünmekten başka hiçbir halt yapamayız.

    işte bu yüzden, yapmamız gereken şey, amacı "filleri düşünme" olarak değil de "başka şeyler düşün" olarak görmektir. yeni eylemimiz "düşünmek", yeni nesnemiz "başka şeyler" olur ama yine aynı amaca hizmet ederler. elbette bu senaryoda istenmeyen filler de yoktur; böylece amaca ulaşmış oluruz.

    dolayısıyla bir şeyi unutmanın yolu da, başka şeyleri hatırlamaktan, başka şeyleri düşünmekten geçer. bu çoğunlukla, halının altına süpürmek ya da bir yüzleşmeden kaçmak demek de değildir. o şeyi unutmayı seçerek yüzleşmenizi tamamlamışsınız, halıyı olduğu gibi kaldırmış ve onca zaman altında birikmiş olanlarla burun buruna gelmişsiniz zaten. unutmak bu andan sonra bir kaçış değil; bir gidiş olur. lakin az evvel de dediğim gibi, çoğunlukla durum budur. mühim olan yaptığınız şeyin kaçmak mı gitmek mi olduğunu doğru saptamak. ikincisiyse, gitmeye karar verene ve bunu yapana dek elinizden geleni yapmışsınız zaten. o sebeple yeni yolunuza çok rahat şekilde adapte olursunuz ve hızlıca toparlanırsınız, yürür gidersiniz. ama ilkiyse, unutmak istediğiniz durum ya da kişiyi unutmanızın gerekeceği noktaya gelene dek yapabileceğiniz her şeyi yapmadıysanız, deneyebileceğiniz her şeyi denemediyseniz, aklınızda hala soru işaretleri ve "acaba-keşke-belki" üçlüsü cirit atıyorsa, unutmayı unutun. çünkü unutamazsınız. zihin, yarım kalan şeyleri siz tamamen çözmeden ya da tamamlamadan evirip çevirmeye devam edecektir çünkü.

    demem o ki, asıl mesele unutmak değil. unutmanın tek çözüm olacağı noktaya gelene dek yapabileceğiniz her şeyi yapmanız, ve bunu bilmeniz. sizin yerinizdeki birinin deneyebileceği her şeyi denediğinizi rahat bir şekilde söyleyebilmeniz. vicdanınızın bu konuda rahat olması. kafanızda soru işaretlerinin kalmaması. işte bu noktada dava sizden çıkmış oluyor, unutulması gereken de mis gibi unutuluyor.

    not: "unutmak"tan kastım hafızadan silmek, hiç olmamış gibi davranmak, yok saymak değil. aşmak ve yola devam etmek.