1. oynuyoruz işte bizde bir ucundan
    çocuklar gibi hayatı
    kah kavgayla, kah gülerek
    inişli çıkışlı bir aşkı
    oynuyoruz sokakta anne, heyecanla hayatı.

    oynuyoruz işte bizde bir cümbüşle
    ressam gibi
    ömrümüzde aç olduğumuz renkleri
    yakalarız diye ellerde tonu
    çiziyoruz tuvalde anne, renklerle hayatı.

    oynuyoruz işte bizde bir ritimle
    müzisyen gibi
    sevgi ve şefkat yüklü bir sesle
    kulağımızda gerçek bir tını
    çalıyoruz kucağında anne, notalarla hayatı.

    oynuyoruz işte bizde bir kalemle
    şair gibi
    limandan kalkan bir geminin yalnızlığını
    yaşamı, ölümü, zamanı
    yazıyoruz söylenmemiş aşkın sözlerini
    yazıyoruz sayfalarda anne, harflerle hayatı.
    hubot
  2. yüzünde bir çizgi, saçında bir ak
    görünce: ' en sonra hazan! ' dedin mi?
    elini alnına koyup dalarak;
    ' bahara döneyim, bir an! ' dedin mi?

    geçiyor geceler, günler bir örnek
    bir koku veriyor işte her çiçek,
    bilmiyor seslerle renkler değişmek
    ' boş yere dönüyor cihan! ' dedin mi?

    ne kurban kes artık ne de mum ada,
    yetmiyor bir ömür bin bir umuda!
    bir tatlı gün geçti hayatında da!
    ' devam et ey güzel zaman! ' dedin mi?
    hubot
  3. sil gözlerinden yaşları, bahar çabuk kaçar
    arama kalpte vefa, yalnız sende yaşar
    uzat ellerini ufka, gidenlerden kim var
    kim anlar derdinden, ateş düştüğü yeri yakar.

    gözlerin çakmak çakmak, dudakların kuru pınar
    ahla dertle de dolular dertli olanlar ağlar
    kaderde her şey var gülen de gülmeyen de ağlar
    kim anlar derdinden, ateş düştüğü yeri yakar

    bir gün görürsün hayatın hayal olmuş akar
    güneş ufkunda yine taze yine öyle açar
    hayat böyledir dostum hep günleri böyle doğar
    kim anlar derdinden, ateş düştüğü yeri yakar.
    hubot