1. sıkıldıkça kimsenin de anlamayacağının verdiği rahatlıkla bağırarak küfür etmesi. eli arkada yürüyen göbekli askılı atletli amcalar ve bel çantaları.
    wtf
  2. amerika'da alışveriş merkezinde senin türk olduğunu anlayınca "gel evladım, sen benim torunuma benziyorsun şu ayakkabıları bir deneyiver bilemedim ki kaç numara giyiyor bu çocuk amerikan numarasıyla." demesinden. nasıl gülümsemiştim, mutlu olmuştum.
  3. varşova zloti terasta tommy ceket için "oaghh mınakoym bin beş yüz liraya mont mu olur!"

    varşova park club'ta kumaş pantolon beyaz gömlek siyah kravat ve parlak siyah ayakkabıyla michael jackson dansı yapmak. kızları oynamaya zorlamak. rahatsız olurlarsa son bir şans vermek için gol atan futbolcular gibi pistte dizleri üstünde kaymaya çalışmak.

    krakow. kebabçıda ağbi domuz eti olmasın bu diye sormak. anlamayan polak kasiyerin nie nie (hayır hayır) nidalarına rağmen dürümü yüzüne doğru uzatmak. zavallı kasiyer muhtemelen geri vermek istediğini düşünüyordu.

    yapmayın abiler ablalar, kırmızı ışıkta geçmeyin.
  4. yurtdışında belli yerlerde açılmış kebapçılarda veya dondurma satan yerlerde "buyroon, buyroon" diye bir ses duyduğunuz zaman bilinki orası türk kaynıyor.
  5. tokalaşma fetişinden