1. ateizmi överken takınılan tutum ile teizmi yererken takınılan tutum aynı olmamalı. aksi halde, farkında olmadan kendimizi sevimsiz bir ad hominem'in içinde buluyoruz. ateizm sadece çok okumuşlara, bütün dinleri/ideolojileri ölçüp tartmışlara, aydınlanmışlara ait bir düşünce olmadığı gibi, teizm de okumayanların, aydınlanmayanların, körü körüne inananların düşüncesi değil. bu meseleyi bu denli polarize etmemek gerek. aslında bizim en büyük sorunlarımızdan biri de bu sanırım; yarattığımız birbirine taban tabana zıt kalıplar var ve bireyleri bu kalıplara zorla yerleştirdiğimizden, hatta her iki yönden vakumlar gibi ortada kalanları dahi bu kalıplara sürüklediğimizden, her bireyin o kalıbın genel geçer özelliklerini taşımasını bekliyoruz. insan denen mahluk böyle basit değil arkadaşlar, "bildiğimiz evrenin" en kompleks türünden bahsediyoruz.

    korkusuzdurlar, zekidirler, iyidirler, okeyde elden biterler gibi yargılara antitez üretmek için ben örnekler vermek istemiyorum, peki siz bunları yazarken ciddi olduğunuza inanıyor musunuz sahiden? bütün ateistleri pozitif şekilde genellerken başvurduğunuz argüman, çoğu ateist olan bilim eşrafının hangi birince savunulmuş, hangi bilim dalı tümevarımın böylesi net yargılara varmamızı sağlayacağını kabul etmiş? ateizmi savunayım derken bilimle, mantıkla çelişiyorsunuz. yarın öbür gün gerçek islam bu değilciler gibi, gerçek ateizm bu değilciler türeyecek, sırf üzerine bir tuğla da sizin koyduğunuz bu yanlış düşünce biçimini temizlemek için.

    ateizm, üzerinden prim yapılacak, mensuplarına kayıtsız şartsız alkış tutulacak bir şey değildir. insanları sevmek ya da sevmemek için daha karmaşık bir algoritmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. o algoritma da karşımızdakini doğru şekilde tanımakla başlıyor.

    edit: "ve kendimizi tanımakla" şeklindeki can alıcı eklemesi için cipres limon'a teşekkürler. kendimizi tanımadıktan sonra karşımızdakini tanımamız mümkün mü sahi?

mesaj gönder