• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
aşk-ı memnu - halit ziya uşaklıgil
"bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hala bütün bütüne yakmadığı için birtakım karartılar yansıtan aynanın karşısına geçiyor, çıplak gövdesine bakıyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsılıyordu. başkaları ne düşünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, bihter'i büsbütün yalnızlıkla sarıp sarmalardı. hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. romancı, bihter için, 'evet bu vücudu seviyor...' diye yazıyordu. genç kadın ayna karşısındaydı, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. gülümsüyor, aynadaki aksinden sevda umuyordu. (...) çünkü bihter, hayatında bundan böyle aşkların karşılıksız kalacağını, daha da yalnızlıklarla dolup taşacağını, kendisinden o kadar yaşlı adnan bey'in ne aşka, ne ihtirasa yanıt verebileceğini sezinlemişti. işlemeli, dantelalı yatak örtüleri, bu gece ve her gece, bihter'e bomboş süsler, düzmece incelikler sunacak, ama bihter süslü döşeğinde hep ihtirasların, genç tenlerin hayalini kuracaktı..." (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. "aşk-ı memnu", "yasak aşk" anlamına gelse de bu romanda anlatılan, yasak aşk değil, yasak ilişkidir. bireyler arası çatışmaların ve toplumla çatışmaların kurguyu oluşturmakta oldukça önemli bir rol oynadığı romanda bu çatışmaların temelinde özellikle bihter'in iç çatışması vardır. annesi firdevs hanım'a değil babası melih bey'e benzemek ve namuslu bir kadın olmak isteyen bihter'in intiharının asıl nedeni, annesine benzemekten kurtulamamasıdır.

    olaylar arasındaki neden-sonuç bağını kurmak için psikolojik çözümlemelere sıkça başvurulması, romanda realizmin etkisinin yoğun olduğunu hissettirir. naturalist unsurlar bihter ve firdevs hanım ilişkisinde dikkat çeker. nihal'in kıskanç kişiliğinin de naturalist bakışla ele alındığı söylenebilir.

    abdülhamit döneminin baskı rejimi nedeniyle toplumsal temalardan çok bireysel temaların işlendiği servet-i fünun döneminde metinlerin mekanı genelde kapalı mekandır. bu romanda da mekanın bir yalı olduğu, mekan daraldıkça roman kişilerinin ruh hallerine daha iyi odaklanıldığı söylenebilir. sadece bihter'in değil, tüm roman kişilerinin iç dünyası ayrıntılı incelenir. sonuçta, bazı kahramanların psikolojik karmaşaların taşıyıcısı olduğu görülür. örneğin bihter'de elektra kompleksinin, nihal'de orpheus kompleksinin, mlle de courton'da bovarizmin belirtileri oldukça açıktır.

    romanın en çarpıcı sahnesi, bihter'in ayna karşısında kendini seyrettiği sahnedir. pek çok imgeyle süslenen bu sahnede bihter'de ophelia kompleksi olduğu da görülür ve bihter'in intiharı bu sahnede önseme (foreshadowing) tekniğiyle okura sezdirilir.

    bu romanla ilgili, selim ileri'nin baskısı biraz zor bulunan bir kitabı var. "uzun bir kışın siyah günleri" adlı bu kitap, "aşk-ı memnu" üzerine çalışacakların çok işine yarayacaktır. berna moran'ın "cennet-cehennem-cennet" mitine göre yaptığı incelemeye de bakılabilir.