1. süslemelere çok girmeyin. betimleme yapacağım diye okuru sıkmak en kötü şeylerden biridir. ben daha çok betimleme/öyküleme karışımı şeyler yazarım ama zaten yazdığım hikayeler gerçek hayatta olsa beş dakşkar falan süreceği için durum üzerine yoğunlaşırım. ama kitap yazacak biri yüzlerce sayfa boyunca durum üzerine yoğunlaşırsa pek okunulası bir şey olmaz. elbette bunu tarihte yapan nice ustalar vardır ama onlar zaten usta olduğu için bunu yapabilmektedir. yeni başlayanlar için çok zor bir şey bu.

    klişelerden uzaklaşın. bir olayın sonucunda olacak şeyi okur az çok tahmin etsin, hepten zihnini daraltmayın okurun ama olay hayal edemeyecekleri farklı bir şekilde biterse elbette okuyucu için güzel bir şey olacaktır. "ooaaa vereceğin tavsiye bu muydu" demeyin. olayın şu boyutu var. okuyucudan zeki olduğunu hafiften hissettirin. bunu gözüne sokmayın ama bunu hissettiğinde daha bir ilgiyle okumaya devam eder. insan kendinden daha zeki birinden öğreneceği şeyler, edineceği bakış açıları olduğunu düşünür. haliyle yazdıklarını da okumak ister. ara ara ufak yanıltmalarla "olum aklımın ucundan geçmezdiiii" diyecekleri şeylerle birazcık hava atın.

    işin içine illa aşk sıkıştırmayın. tamam seviyoruz güzel oluyor ama klişelerden biridir bu da. soğutmayın kendinizden.

    tavsiye alın. tek bir bakış açısındansa birkaç bakış açısını birleştirip en mükemmelini bulmaya çalışın. kendi eksikliğiniz değildir bu. bir insanın bakabileceği açılar sınırlıdır. ne kadar ilginç fikriniz olsa da bir başkasının daha ilginç fikri olabilir. ve belki o düşünce yepyeni düşünceleri açığa çıkarır olay bambaşka yerlere gider.

    her karakterin bir hikayesi olsun. bir geçmişi olan karakterler insanlara daha gerçekçi gelir daha çok benimserler onları.

    şimdilik aklıma gelenler bunlar. ne kadar ciddiye alırsınız o size kalmış.
    jimi