• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.61)
Yazar adam fawer
olasılıksız - adam fawer
bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz. 'olasılıksız demek yetersiz kalacaktır. insanı adeta büyüsü altına alan bu hikayede, adam fawer, bilim, felsefe, entrika ve maceradan ortaya bir başyapıt çıkarmış."clive cussler'ilk cümleden itibaren bağlanıp kaldım; sayfaları, floş royal tutturmaya çalışan bir kumarbazın kartlarını açtığı gibi çevirdim. olasılıksız, insanı düşündüren matematik teorilerini ve maceranın albenisini dahice birleştiren, okura michael crichton ve robert ludlum'u hatırlatan bir kitap. gerçekten kaçırılmaması gereken bir zevk.'ben mezrich, 'mekanı batırmak' ve 'çirkin amerikalılar'ın yazarı'…hikayenin sonunda, bir yandan şizofreninin gerçek nedenlerini düşünürken, bir yandan da tek bir hareketin bir insanın hayatını ne kadar değiştirebileceğine şaşırıyor olacaksınız. olasılıksız, beğeniceğinize gözümüz kapalı iddiaya girebileceğimiz bir kitap.' peoplebir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı anlamı olabilir mi?siz hiç loto'da büyük ikramiye kazanmadınız. ama birileri kazanıyor. hem de sürekli! onlar sizden daha mı şanslılar?şans nedir gerçekten? içinizde bütün paranızı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. bu his bir öngörü müdür? yoksa daha fazlası mı?yolda gidiyorsunuz. kafanızı çevirip yandaki küçük parka baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. evet, deja vu. sizce nedir deja vu; geçmiş mi, rüya mı, yoksa geleceği mi görüyorsunuz? eğer siz de kontrölün kimde olduğunu merak ediyorsanız, 'olasılıksız' tam size göre bir roman. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. "her kitabın derin edebi değer taşıması gerekir" gibi bir tribiniz yoksa, bazı kitapların sadece olay örgüsü, heyecan, kısacası zevk almak için yazılıp okunabileceğini düşünüyorsanız alın okuyun. gerçekten güzel bir kitap.

    ben de okurken buradaki bazı youserlar gibi kitabını çekerler diye düşünmüştüm hep ama henüz çekilmedi.

    edit: lakoti düzeltti, kitabını çekerler değil filmini çekerler diye düşündüm tabiki.
  2. bu kitabın türkiye'de popüler olması ve diğer ülkelere nazaran satış rekorları kırması üzerine, adam fawer'le gerçekleştirilen röportajda türk'lerin düşünme/anlama yetisinin yüksek olmasından kaynaklandığı söylemiştir. yazar yalan söyledi dostlar, kırıldım. durduk yere kitaptan da soğuduydum.

    düzenleme:imla.
  3. tesadüf eseri yıllar önce okuduğum kitap. ama hala hatırımda. hatta bunun devam niteliğinde empati diye bir kitabı vardı.

    çıktığı dönem bir furya halinde herkes okumuştur bu kitabı. beni çeken tarafı akıcı ve gizemli haliydi. dedektif tarzı şeyleri seviyorsanız sonunu önceden tahmin etmeniz çok zor değil. ama yine de şaşırtıyor mu evet.
  4. benden, on üzerinden yedi puanı kapmış yazardır.

    bi' kere yazarın yazma hikayesi mühim. şöyle ki, fawer hasta olduğunu (ciddi bir hastalık) öğrenir. çocukluk hayali yazarlığı hep ertelediği, ileri attığı için de; kalan sayılı günlerini çocukluk hayalini gerçekleştirmek adına sürekli yazarak geçirmek ister.
    (bu şu yayımcıların kolpa hikayelerinden biri olabilir gibi geldi şu an ama.. )

    neyse. kitapta her şey var. evet, öyle durmadan beyin jimnastiği yaptırıyor değil ama, en azından kurgu üzerine fikirler üretmekten geri kalmıyorsunuz. kaldı ki olay örgüsü sağlam; altında tozlu bir gizem sandığı yatıyor.

    yine de, yüzlerce daha güzel dedektiflik kitabı varken, tekrar olsa okumazdım diyorum. gidip agatha'nın okumadığım kitaplarından birine yumulurdum. ( biliyorum agatha'nınkiler ile bu kitabın çok ayrı olduğunu ama napıcaksın, insanoğluyuz, kıyaslamadan edemiyoruz.. )
  5. hiç kitap okumayanlara önerilecek ilk kitapbaşlığında en çok önerilen kitap. başlayıp bitiremediğim kitaplardandır. edebiyatı filmlerden ayıran bir tat olmalıdır ki kendisi üsluptur. bu kitapta hikayeyi film senaryosundan ayıracak güzel bir üslup yoktu.
    okumadan yorum yapmak hoş değil biliyorum ama tipik bestseller.
  6. olasılıksız kitabının poker, olasılık, loto gibi şeylerden ibaret olduğunu zannedenler varmış, bunu öğrendik. işte okumak var okumak var. herkes her şeyi sevip, anlayamaz.

    neyse daha fazla övmeyeyim de adam fawer'in oğlu olduğum anlaşılmasın.
  7. en yakın arkadaşlarımdan birinin yıllar süren ısrarları, eski sevgilimin "en sevdiğim kitap" övgüleri, şu an sevdiğim kadının önerileri ve nihayet sahafımın da "okumalısın soslu" telkiniyle gaza gelip, yarım bıraktığım işi tamamlamak için 6 yıl sonra tekrar okumaya başladığım kitap. bu kadar övgüye mazhar olmuş bir kitaptan zamanında sıkılıp onu yarım bıraktığım için ben zevksiz veya malım diye düşünüyordum ama ilk 100 sayfasına yine geldiğim romanda hayatın sırrını veya benzer tatları yine bulamadım. ha, oturup okunur, kolayca bitirilebilir bir kitap gibi duruyor ama birçok bestsellerden çok da farklı görünmüyor şimdilik.

    editlerim...
  8. ortalara kadar oldukça iyi gitse de, daha sonra kalb gözü, altıncı his vb samanyolu dizilerini izliyormuş hissi veren kitaptır. yine de 2-3 gün kafa dağıtmak için ideal kitap.
  9. çekilecek olası filminin başarıyı yakalayabilmesi için senaristinin kitaptan farklı bir son düşünmesi gereken adam fewer eseri.
  10. türünün en iyi örneklerinden biri. detayların üzerinde çok durmadan, okuyucusunu sıkmadan okuyucunun direkt olaya konsantre olmasını sağlıyor yazar. hikaye çok sürükleyici, dolayısıyla okumaya pek hevesli biri olmasanız bile bir yerden sonra kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. bu açıdan bakıldığında da kitap, tanıtım kısmında vaat ettiği her şeyi sunuyor okuyucuya. gerçekten elinizden bırakamıyor, gerçekten birilerine önermek için bitirmeyi beklemiyorsunuz. piyasaya bir hareketlilik getirdiği de açık; 2003 yılında ölen ken grimwood' un 1976 yılında yazdığı kayboluş isimli kitabı ülkemizde bazı okuyucular tarafından ''olasılıksız' ın çakması'' diye nitelendirilmiş olsa da yine de oldukça sattı mesela bu kitap sayesinde. işte tüm o furyayı başlatması, beyaz kapağını siyah illüstrasyonların süslediği kitapların çok satmasını(tabii daha öncesinde böyle kapakların yapılmasını) sağlaması ve pek çok kitapçının yüzünü güldürmesi bakımından takdire şayan bir kitap. yine de ne kadar zorlarsanız zorlayın daha fazlasını yazamazsınız işte. üzerinden bir sene geçtikten sonra bu kitapla ilgili sadece şöyle bir cümle kurabilirsiniz; ''sürükleyici bir kitaptı, elimden bırakamamıştım, bir adam vardı, her şeyi tahmin ediyordu, sonra işte.. şey oluyordu.. şimdi tam hatırlayamıyorum ama çok sürükleyici ya...'' bu bir eleştiri değil, bir tespit. eleştirecek olsam 4 yıldız vermezdim sonuçta. dediğim gibi türünün en iyi örneklerinden biri ama sadece o kadar.