1. hayatın hayat olması için gereken yegane olgu.
  2. sessizlik...inanamama...çaresi olmayan tek şey
  3. devamlılık bireylerin değil insanlığın bir özelliğidir. insana sonsuz bir hayat verilmiş olsaydı durmadan yaşayacağı için en sonunda karakterinin değişmezliği ve sınırlı zekasından ötürü öyle bir yeknesaklık duygusuna kapılacak ve öyle tiksinecekti ki sonunda hiçliği tercih etmek zorunda kalacaktı.

    arthur schopenhauer
  4. kendisini her hatırladığımda ya da ölüm kendisini bana her hatırlattığında aklıma tek bir sey gelir. özümüzde böylesine aciz varlıklar iken insanlardaki bu kibir niye ?
  5. tıbbi deyimle ex olmak
  6. korkulası değildir. olur öyle.
  7. tanrı der ki: "kimi benden çok seversen, onu senden alırım." ve ekler:
    "onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım."
    ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur.
    aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
    olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.
    düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.
    en garibi de budur ya. öldüm der durur, yine de yaşarsın
  8. sessizliğin çığlığı gibi.
    birçok şey anlatır fakat tek hamlede bitirir
  9. baş üstünde ve ayak ucunda iki düğümlük beyaz karanfil olma hali. toprağa ekiliyor, üstüne toprak dökülüyor, üstün örtülüyor ve su dökülüyor. ölüm soğuk nefesli soğuk sesli soğuk haberdir.
  10. kişinin varoluş sancısı ile geçen yaşam mücadelesini ve evrendeki konumunu anlamlandırması açısından -özellikle egzistansiyalistler tarafından- büyük önem teşkil eden ve varoluşun özünü oluşturan ölüm kavramı, kendisini varoluş kaygısı ve yok olma korkusu arasında göstermektedir. sonlu varoluşumuza dikkat çeken, yaşama anlam ve ivme kazandıran ölüm olgusu yine insanoğlunun değişmeyen tek yazgısı olarak tanımlanabilir.

    yaşam - ölüm diyalektiğini yapıtlarında oldukça hassas ve ince bir işçilikle işleyen albert camus yaşamı "bir yok oluş yolculuğu" olarak tanımlar fakat buna rağmen yapıtlarında ölümle sonlanan yaşamın anlamsızlığından bahsederken bir yandan da yaşamı yüceltme amacı güder, insanı bir yandan ölüm konusunda kayıtsızlığa iten bir yandan da insanın yine ölüm konusunda endişelenmesine sebep olabilecek bir yaklaşım söz konusudur, tıpkı yaşamın doğal akışında olduğu gibi; ölümün bir gerçek olduğunun farkındayız fakat kabul edebilme konusunda aynı kararlılığı gösteremiyoruz.