• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.45)
schindler's list - steven spielberg
2. dünya savaşı yıllarının nazi almanya'sında girişimci bir alman oskar schindler, askeriye için metal kaplar üreten bir fabrika kurar ve bu iş için sermayeyi ve iş gücünü yahudiler üzerinden sağlar. ilerleyen zamanda yahudiler'in gördüğü baskıyı içine sindiremeyen schindler, onları kurtarmak için uzunca bir liste yapar.


  1. bu filmin beni en çok etkileyen sahnelerinden biri de oyuncuların gerçek hayattaki hallerinin son sahnede schindler'e olan minnet duygusunun karşılığı olarak mezarına küçük taşlar bıraktıkları bölümdür..
    yaza
  2. siyah beyaz film pek izlememe rağmen bu film hakkında, farklı mecralarda bu kadar güzel şeyler yazılınca izleyip beğendiğim ender siyah beyaz filmlerden biridir.
    benim gibi siyah beyaz veya aşırı durağan film sevmeyenlerin dahi izlemesini tavsiye ederim.
  3. senelerdir aklımdaydı lakin uzunluğu gözümü korkutuyordu. Sonra bir gece, saat biri henüz birkaç dakika geçmişken (bkz: Itzhak Perlman) ın kemanından çıkan ezgiler bana komut verdi: "izle ulan artık şu filmi!" dayanamayıp gece gece izledim ve "neden şimdiye kadar izlememişim ki!" klişesini yaşadım.

    o müzik
  4. kırmızılı kızın geçtiği sahneyle insanın beynine cam parçaları saplayan siyah-beyaz film.
  5. bu film bir adamın vicdanının uyanışını yahudi soykırımı çerçevesinde anlatır. oscar schindler karakteri, filmin ortalarına doğru uyanıp gözleri nemlendirse de, kendini dönemin iktidarına satmış, salt para kazanmak gayesi ile hareket eden birisidir. onu uyandıran asıl kişi ise muhasebecisidir. oscar schindler yahudilere ne yapıldığını çok iyi bilmektedir aslında, lakin sonunda vicdanı uyanır, belki de bu uyanışın nedeni biraz da almanların savaşı kaybedeceğini anlaması da düşünülebilir. 1100 kişiyi kurtardığı sırada rus ordusu'nun halihazırda auscwithz taraflarına yaklaşmakta olduğunu da unutmamak gerekir.
    bu filmi izlerken asıl sorulması gereken sorulardan biri de bu kanımca: ya almanlar kazanmaya devam etseydi, schindler'in vicdanı yine uyanır mıydı?
    oscar schindler karakteri yabancı olmadığımız, ülkemizde bolca bulunan bir karakter ve kesinlikle yaptığına hayran kalınacak birisi değil. aslında yapılan hareketin çocuk tecavüz eden vakfa üye olup da gidip aynı parkta çocuklara şeker dağıtmaktan pek bir farkı da yok bir noktaya kadar.
  6. schindler'in fabrikası hala krakow'da görülebilmektedir. krakow'a giderseniz hem fabrikayı hem kampı görmenizi tavsiye ederim.

    ***spoiler***

    filmin final sahnesi bence olmamış. finalden bahsederken sadece yaşamış insanların schindler'in mezarına taş bırakmalarından bahsetmiyorum. final sahnesi oskar'ın fabrikadan ayrıldığı gece yaptığı konuşmadan başlıyor. üzerindeki metallerin kaç yahudi ettiğini sayıp ağlamıştı. çok fazla dramaturjisi yapılmadan çekildiğini düşünüyorum. oskar'ın karakter dönüşümünü izlediğimiz koca bir filmin köküne vurmuştur. bütün üslub dağılmıştır. sanki filmde bi sürü yahudi öldürüldü gösterdik ancak oskar o kadar pişman ki yüzünü kaldıramıyor gibi görülmektedir. ancak durum böyle değildir.

    oskar'ın fabrika dolayısıyla defalarca satın aldığı insanları dolaylı olarak kurtardığı çok açıktır. oskar'ın karakter dönüşümü nazi subaylarının olduğu bir ortamda yahudi bir kız çocuğuna temas etmesiyle başlar. değişim sonucunda hiç öldürmeyen oskar'ın sanki bütün yahudileri kurtarabilirmiş de yapamamış gibi yanık türküler söylemesi filmin yapısına ters düşmüş. neyse ki oskar iyi adamdır ve anladığımız kadarıyla yönetmenin söylemek istediği metanın karşılığı sayılan insanı tercih etmiştir oskar.

    filmin beğenilmemesini anlayabiliyorum. ancak yine de bir belgesel niteliği taşıdığını kimse yadsıyamaz. fabrikanın günümüzdeki koşulları savaş zamanıyla aynı durumda. çok fazla değişiklik yapılmamış. oraya gittiğinizde hissediyorsunuz. içinize işliyor.

    filmin yahudi propagandası olduğunu düşünmüyorum. oskar'ın hikayesi üzerinden yola çıkılmış bir filmdir. hatırlayın nazi subayı ile oskar'ın balkondaki konuşmalarını. içkilidirler. güçle ilgili bazı çıkarımlarda bulunur oskar.

    oscar'ın uyanışında rus ordularının ilerleyişinin etkisi olduğu doğru olabilir. ancak almanların güçlü ordusunun slavlar karşısında her zaman kazanacağı konusunda inanç son ana kadar sürmektedir. öyle ki savaşın tarihine bakıldığında almanların gerek taktiksel gerek reel hamleleri son ana kadar kazanan olmuştur. oscar'ın almanların ruslara karşı kazanamayacaklarını düşünmüş olabileceğini hesaba katmalıyız elbette. hatırlayın ruslar almanların ilerleyişi sırasında köylüleri alman vicdanına emanet edip askerlerini geri çektiği ön direnişin köylüler ve çeteler tarafından yürütüldüğü, köylülerin tarlalarını evlerini ve ormanlarını ve yaşamsal her varlığını yaktıktan sonra almanlarla mücadele ettiğini hatırlayın.
  7. filmdeki tek renk, küçük kızın kırmızı ceketi, tek renk kırmızı, kan kırmızısı....
    ayrıca ölüm sahneleri çok gerçekçi. önünüzde biri vurulmuş gibi o soğuk duyguyu hissediyorsunuz. bu yüzden böyle filmler çok şeyi açıklığa kavuştursa da bir yanımızı da ölüme ve kana karşı duyarsızlaştırıyor. psikopatlaşıyoruz aslında...
  8. ölüm olgusunu dolaysız göstermenin ötesinde bu olgunun meydana gelişini zekice kurgularla aşırı dramatize eden bunun gibi filmler, evet bizi hem duyarsızlaştırıyor hem de bu tür filmlerin (bir bakış açısına göre) sulugöz melodramlardan bir farkı kalmıyor. spielberg bir dahi mi? muhtemelen öyle. ancak dehasının önemli bir kısmını 74'de jaws ile keşfettiği blockbuster film kategorisini sürekli yeni ve şaşırtıcı formlarda tekrar keşfetmesi oluşturuyor. filmlerinin, özellikle bu filmin pek çok insanın en sevdiği filmler listesinde üst sıralarda yer alması şaşırtıcı değil. ancak sinema sanatının bu tur filmlerin çerçevesinden çok daha güçlü olduğunu unutmamak lazım.
  9. oskar schindler karakterini canlandıran liam neeson ve amon karakterini canladıran ralph fiennes'in muazzam oyunculukları ile parlamış film. eğer bu iki aktör bu kadar iyi olmasaydı bu film sadece yahudi soykırımını anlatan duygu sömürüsü için çekilmiş overrated bir film olarak kalırdı ancak bu iki oyunculuk o kadar iyiydi ki bu durumdan kurtardı.tabii filmin gerçekçiliğe yakın, ölüm sahneleri veya duygu yoğunluğunun fazla olduğu sahnelerin sanki ekranda değilde gözünün önünde yaşanan bir olay gibi çekilmiş olması da ayrı muazzam bir detay.