1. kadınlarımız...
    analarımız, ablalarımız, teyzelerimiz, halalarımız, kızlarımız.
    bazen sırtımızda taşıdığımız, bizi sırtlarında taşıyan
    bazen ayakta durabilmemizin kaynağı,
    bize omuz veren, omuz verdiğimiz,
    düştüğümüzde bizi ayaklandıran
    bazen aşk sızımız, bazen hüznümüz,
    bazen isyanımız, bazen uysallığımız
    zor günümüzde dert ortağımız,
    neşeli günümüzde içten kahkahalarıyla neşemizi katlayan,
    içip içip şiirler yazdığımız,
    yokluğunda dünyanın anlamsız kaldığı,
    haksızlıklara birlikte direndiğimiz,
    dertlenip oturup, birlikte içtiğimiz,
    kimi zaman kardeşten öte hissettiklerimiz,
    kimi zaman kendimizden bile yakın bize,
    kimi zaman yanlışlarımızı kırmadan yüzümüze söyleyen,
    kimi zaman kırıp, parçalayıp, çekip giden,
    ama yeni kapılar açan hayatımızda
    dünyanın estetiği, neşesi,
    bizden çok daha fazla zorluğa katlanan
    ama her zaman gülümsemesini bilen.
    diğer yarımız, var oluşumuzun ortağı,

    herşeyimiz..

    kadınlarımız..

    gününüz kutlu olsun.

    kendiniz gibi, insanca özgürce yaşayın ve hep var olun..

    varlığınızı sorgulamaya kalkanlara yeri geldiğinde "sana ne, kime ne" diyebilmesini bilin.

    bizimle hayatı, zorlukları paylaşan, her şeyi, yaşamı sorgulayan, özgürlüğün anlamını bilen, emekçi kadınlarımız için. *
  2. her ne kadar bu günün özel bir gün olduğuna inanmasam da, kendimin ve diğer youreads kadınlarının kadınlar gününü kutlar, kadına şiddetin olmadığı bir yıl temenni ederim.
  3. "sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler, kadına fahişe."

    cemal süreya
    slipo
  4. bir ayrıştırmadığımız bu kalmıştı,

    "emekçininki kutlu olsun bugün onun günü, ama çalışmayanın günü değil bugün"

    kadınlar günü anasını satayım, ka-dın-lar günü; çok zor değil mi "kutlu olsun" demek.... bu kadar lan vallahi bak bu kadar, bağışlar yapmana gerek yok evsiz kadınlara destek olalım hurrraalarına gerek yok... basit ulan basit... bir boku da kavga etmeden ayrıştırmadan yapalım yahu! "kutlu olsun".
  5. yazıklar olması gereken "çok kıymetli kadınların" kadınlar gününü kutlamamak değil. keşke tek sorunumuz bu olsaydı ki bu sorunları zaten yazmış arkadaşlar.

    hatta kapitalistlerin 8 mart kutlama mesajları ve videoları özellikle çok öfkelendiriyor beni. mesela migros şu video ile kadınlar günümüzü kutlamış sağolsun. en çok kadın çalışanı olan şirketiz diye övünüyor. hani çalışma koşullarını, ücretlerini filan bilmesek aymazca ve safça mutlu olacağız.

    oysa şunu anlamalıyız migros'un bu reklamından: evet binlerce kadın çalışanımız var. kalifiye iş gücü olamadıkları için kadınların bu sektörde istihdamı çok yaygın zaten. insafsızca saatlerce çalıştırıyoruz asgari ücrete. işsizlik hat safhada olduğu için örgütlenip, sendikalaşıp haklarını da savunamıyorlar işten atılmaktan çekindikleri için. ücretsiz hamilelik izni filan da kullandırtmıyoruz. hamile kadın iş gücü kaybı yaratıyor. ya iş ya çocuk. öyle sık sık hastalanıp rapor filan almak da yok. derhal kapı dışına konulursunuz. yani özetle türkiye'nin 12 bin kadın çalışanıyla en çok kadını sömüren şirketlerinden biriyiz.

    Migros’a göre direnen işçilere destek vermek “ahlaka aykırı”
  6. 8 Mart Kadınlar Günü’ne farklı bakış açısı!
    İstanbul Arel Üniversitesi, 8 Mart Dünya Kadınlar gününe özel hazırladığı filmle, hem Türkiye’nin hem de dünyanın önemli kadın karakterlerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. İstanbul Arel Üniversitesi’nden 5 öğrenci, Türk tiyatrosuna adını yazdıran Afife Jale, Harry Potter roman serisinin yazarı J. K. Rowling, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın tıp doktoru Safiye Ali, ABD’li kadın hakları savunucusu Susan B. Anthony ve Boston Maratonu’nda yarışan ilk kadın ABD’li sporcu Kathrine Switzer gibi önemli isimleri canlandırdı.
    İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi ve Fen Edebiyat Fakültesi’nden öğrencilerin yer aldığı çekimlerde duygusal anlar da yaşandı. Genç oyuncular, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların tarih boyunca tüm engellemelere rağmen nasıl başarılı olduklarını farklı bir bakış açısıyla ifade etmenin büyük mutluluk verdiğini belirttiler. İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileri, filmin sonunda canlandırdıkları karakterlere kendilerine umut aşıladıkları için teşekkür etti.

    https://www.youtube.com/watch?v=V4c2BU2bEFs
  7. her yıl 400'den fazla kadının erkekler tarafından öldürüldüğü; kadınların iş yerlerinde, sokakta, evde sürekli olarak baskı altında olduğu; din şaklabanlarının sürekli orada burada kadın bedeni üzerinden prim yaptığı; henüz okula bile başlamamış bir "çocuk"la evlenilebileceğine dair açıklamalar yapılan; en popüler kadın oyuncularından birinin kendi sunduğu tv programında alenen kadınların evde durması gerektiğini söylediği; "evde şort giyecek kadar rahat" açıklamasıyla tecavüze uğrayan bir kadının suçlu görülebildiği; bir kadının yolda yürürken durduk yere bir erkek tarafından yumruklanabildiği; ataları eşine devleti emanet edip savaşa giderken "elinin hamuruyla işe karışmak" diye iğrenç bir söz kullanan bir ülkede üzgünüm ama özgürlükten de refahtan da modernlikten de bahsedilemez. dünyanın süper gücü olma hayalleri kurarken atatürk'ün “bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” sözünü hatırlamak gerekir. kadınlar bizim annelerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz. onlara değer vermemek demek; değersiz birinin çocuğu, kardeşi, abisi ve eşi olmak demektir.

    neden bugünün dünya kadınlar günü olduğunun bilincinde olduğumuz, cinsiyetçilikten uzak bir gün olması dileğiyle. tüm kadınların dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun.
    jimi
  8. "keşke şimdi sabah olsaydı. keşke şimdi ben taştan, duvardan yazın kokusunu alabilseydim. radyoyu açıyorum. haberler. her şeyden habersizim. bir adam bir kadını öldürmüş. başka bir adam kendini öldürmüş. sel basmış. savaş devam etmekte. kolluk güçleri kazanmış. dünya yine aynı dünya. susuyorum." / goli taraghi

    durum tam da bu. türkiye yine aynı türkiye'ydi bugün. sokaklar polislerden, toma ve akreplerden geçilmiyor. kadınlar ellerinde döviz yağmur altında bekliyor. adamların ağzında küfürler. her yerde karanfil dağıtan mağaza önü kalabalığı. goli taraghi'nin dediği gibi keşke şimdi sabah olsa da geçse her şey.
  9. anlamadım ben.

    kadın yazarların kendi gününü kutlamaması mı yoksa burada bir sürü erkek yazar olmasına rağmen erkeklerin kadınlar gününü kutlamaması mı sorun oldu.

    işin şakası bir yana kadınlara bi günlerini kutlamadıkları için kızılması eksikti. bu kontenjanı da doldurduğu için arkadaşa teşekkürlerimi sunuyorum. kutlama da yapıldığına göre artık toz pembe gözlüklerimizi takıp hayatımıza devam edebiliriz.
  10. esasen emekçi kadınlar günüdür. 1910 yılında ilan edilen bu gün, günümüzde bambaşka bir hale bürünmüş olsa da sebep olan olayı aklımızın bir köşesinde tutmakta fayda var. bir de düşünmekte değişen bir şey var mı diye.

    "8 mart 1857 tarihinde abd'nin new york kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. işçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı."
    one