1. toplu ulasim konusunda yasadigim/gordugum diger sehirlerde hic rastlamadigim bazi farkli ozellikleri olan sehirdir.

    - dolmus hatlari "marka"lidir:
    topel, itimat, özen, `barkal`, cemalpasa vs

    - bu markali hatlar da tek bir marka arac kullanir:
    misal özen=`bmc`, topel=`peugeot j9`. araclarin modelleri yenilense dahi markalar degismez.

    - midibuslerde de bu tek marka arac egilimi vardir:
    balcali= once `isuzu`, sonra `guleryuz`, mahfesigmaz = `iveco`

    - midibus hatlari kendilerine has renk ve desenlere sahiptir:
    balcali = turuncu ustune beyaz kusak
    beyazevler = mavi ustune beyaz
    kiremitevler = mavi ustune kirmizi

    - yokusu olmayan bir sehir olmasindan dolayi herhalde, adana tam bir pejo j9 cennetidir, istanbul ve ankara'nin demirbasi magirus'lar burda hic gorunmez.

    - bir hattin uzunca bir kismini (misal carsidan duygu kafeye kadar) oldukca fazla sayida farkli hat paylasir. bu da baraj yolu gibi bazi yerlerde oturanlar icin cok fazla secenek, ve abartmak sayilmaz sanirim, 30 saniyede bir arac demektir.

    - adana'da muavinler ucretleri otobus icinde dolasarak toplar.
    diger buyuk sehirlerdeki gibi ucret odeme yuzunden inme-binme eylemi uzamaz. ayrica bu muavinlerin kendilerine has bir tekerlemesi bulunur ve bunlari her durakta inip tekrarlar. ikna edilen yolcularin hepsi alindiktan sonra henuz asagida iken sofore "deaaamet" diye bir ciglik yollayip kosarak arka kapidan iceri atlar, "ikiyi kapa" komutuyla birlikte tislayarak kapanan kapiya sirtlarini dayayip, "evet, ucretini veremeyenler" diyerek bozuklari toplamaya baslarlar.

    - ayrica otobuste "ogrenci, sivil, emekli, ogretmen, vs" gibi baska hicbir yerde rastlamayacaginiz cesitlilikte siniflamalar bulunur. herkes bi sekilde "sivil" olmamanin yolunu bulur. ben ankara'da bi keresinde "1 sivil 1 ogrenci" dedim de muavin 2 dakka kendine gelemedi.

    - durak numaralarinin cok benimsenmesi ve adres referansi haline gelmesinden oturu araya yeni duraklar yapildiginda, bunlara bucuklu numaralar verilir.
    (5.5 durak, 6.5 durak gibi).

    bazen gecmis zaman kullandim, cunku su an durum nedir pek bilemiyorum.

    2011-05-09
  2. şu sıcaklar biraz azalsın, yeni evimde biramı içip, gecenin bir saatinde ciğer yemeye çıkayım dediğim şehir.

    özlüyorum sözlük.
  3. birkaç gün önce vardiya sanat ismiyle açılan ve alt katında ki 10 ekim sahnesi ile bizi tiyatroya doyuracak olan mekânın bulunduğu şehir.
  4. plak toplayan biri olarak, topladığım 45'lik plakları satan adamlar plakları adana'dan temin ediyor. bu plakların kaynağını merak ediyorum. adana'nın bilinmeyen sanatsal yönü.
  5. bici bici denen ne idüğü belirsiz yiyeceği insanı yaz ayında bile faranjit eden şehir
    ben ettim siz etmeyin
  6. tam olarak 27 yıldır burada yaşıyorum, bana anlat deseler böyle objektif ve güzel bir şekilde anlatamam. gerçi eksik yanları da var mesela şırdanı unutmuş yazan kişi görünüşü sizi aldatmasın tadı güzeldir.

    evde bir ara yalnızdım yanılmıyorsam aylardan ağustos idi. bizimkiler yaylada tüp bitmiş çok açım, üstümde nakit yok öğle saati olduğu için dışarı çıkıp bankaya gidip para çekmek mecnun olmakla eş değer derecede, yumurta vardı evde bende tavayı aldım içerisine azıcık yağ koydum ve dama çıktım.

    damda bir odalık yer olduğu için ben odanın kapısının önünde tava da bir metre kadar önümde duruyor, zaman geçtikçe tava ısınmaya ve sesler gelmeye başladı. iyice ısındığına kanaat getirdikten sonra yumurtaları kırıp tavanın içerisine attım. ''sucuk da olsa ne güzel olurdu'' dedim içimden. neyse efenim yumurtaları kayısı kıvamında pişirdikten sonra aşağı mutfağa indim ve dolaptan domatesleri çıkarıp dilimledim, içecek olarak da soğuk bir meyve suyu hazırlayıp afiyetle yedim.

    akşama doğru, sıcak azalıp tekrardan karnım acıkmadan bankaya gidip paramı çekmiştim. bu da böyle adana sıcağı ile ilgili anımdır efenim.
  7. vakitli vakitsiz dinlemeden şiirlere salça olan memleketim.

    "gün doğsa da farkına varsan;
    simetri bize değil
    iskambil kağıdından kulelere gerek
    soylular altında kalmasın diye

    farkına varsan;
    simetride değil,
    en insancıl kusurlarında saklı
    güzelliğine inat kusursuzluğun

    kusurları sevsen
    kusurluları sevsen
    mesela beni sevsen...

    ağırlık merkezimden dertliyim ben de;
    hep ağır bastı sol yanım
    payımıza susmak düştüğünde
    yahut sen düştüğünde aklıma

    yok yok,
    senden yana değil kuşkum
    güneş çok meşgul bu aralar
    işi gücü adana."
  8. hava şuan süper olmakla birlikte göl manzarasının müthiş olduğu il
  9. kebabıyla bicisiyle kavgalarıyla ünlü yaşadığım şehir. dışarıdan kötü bir imajı varmış gibi göründüğüne bakmayın aslında türkiye de adana kadar yaşanabilir başka şehir yok.

    sanayi sitesindeki seyyar börekçi levent abide börek yenir, kazım büfede muzlu süt içilir, mendereste bici yenir sahlep içilir. kaburgacı yaşar ustada, yeşil kapıda, kebapçı mesutta ve daha nicesinde kebap yenir. fırat cafe ve virgo dönerde türkiyenin en başarılı tavuk dönerleri yenir. kısacası adana yiyenin sevildiği yemeyenin yerildiği memleketimin baş tacıdır.
  10. barajyolu üzerinde kuruköprü ismiyle paça, mercimek, mumbar gibi gece mesaisi olabilecek ürünlerin bulunduğu bir çorbacı vardır. 24 saat açık lakin yanlış hatırlamıyorsam saat 03-05.00 arası temizlik ve hazırlık yapıyorlar. şırdanı da nispeten iyidir ama ben hemen yanında kurulan seyyar ali abiyi tercih ediyorum. muhabbeti güzel, simetri hastası ve titiz bir insan. kışın barajyolu akbank civarına, yazın karataş civarına açıyor. duygu kafe'nin önünde ki ablamızın da şırdan'ı iyi lakin oraya çok uğramıyorum. şırdan'ın fiyati da en son 9 tl gibi hayvani bir rakama ulaştı ki cep yakıyor. bu saatte ne şırdanı, ne ali abisi; çünkü acıktım ve günün ilk mercimeğini içmeye gidiyorum.