• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.95)
anayurt oteli - yusuf atılgan
"ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı zebercet. gözünü ilk açtığı ve yaşadığı anayurt oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat.gecikmeli ankara treniyle gelen -adını bile bilmediğimiz- kadın otelde bir gece kalır ve zebercet'in de, anayurt oteli'nin de sessiz akıp giden günlerinin içeriği değişir.küçük ayrıntıların tekdüze şaşmazlığında nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de, çaresizliği de büyük oluyor.türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı.


  1. tıpkı, raskolnikov'un nedensizce öldürdüğü kadındaki his gibi bir his verdi, zebercet'in yatakta kadını sebepsizce boğması.
    türk edebiyatının en iyi kitaplarından birisidir.
  2. türkiye edebiyat tarihinin en özel karakterlerinden birini yaratmış (bkz: zebercet) yusuf atılgan romanı
  3. yıllardır okumama rağmen zebercet hala aklımda mıh gibi çakılı kaldı.yusuf atılgan hakkı teslim edilmemiş yazarlardandır nazarımda.
  4. sebepsizce beğendiğim kitap.
    karakter o kadar tekinsizdi ki çözücem çözücem diye diye kitabı bir haftasonunda işim de olmasına rağmen bitirdim.
    zebercetin hikayesinden kadar yan hikayeleri de zevkle okudum. dili çok enteresandı, geçişler çok belirsizdi. ama bu bile zihnime garip bir zevk verdi.
    cinsel sapkınlıklardan ürkmek bile çok ilham vericiydi.
    niye gerçekten bilmiyorum.
  5. geçen yıl okumuş bulunduğum, o kadar ince olmasına rağmen insanı duvara çarpabilen, hatırladıkça iç burkan, insanı, bireyi yeniden değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koyan, bir çok kitabın anlatmak istediğini tek kitapta anlatan, edebiyatımızın en şahane en mükemmel,en bunalım eserlerinden biridir.

    sartre'ın bulantı da anlattığından çok daha bulanık bir kitap bu. camus'nun yabancısındaki o boş vermişlikten ötesi, oğuz atay'ın tutunamayanlar kitabındaki selim ışık'ın öz kardeşi ve çok daha fazlası.

    bir kitap insanı ne kadar sarsa bilirse o kadar sarsar anayurt oteli sizi. insanı tüm çıplaklığıyla orta koyuyor bu kitap. yusuf atılgan'ın diğer eserlerinde olduğu gibi bunda da insanı hayrete düşüren bir karakter var. bay c. de böyleydi. o son paragrafı açar okurum bazen akşamları.
    kara delik gibi resmen. insanı içine çeken, yalnız sizin sığa bileceğiniz kadar kocaman bir boşluk aslında hayat. bunun idrakine varıyor insan okudukça. fark ediyorsunuz herkes ve herşeyin ne kadar işe yaramaz olduğunu.
    belki de intihar temasından mütevellit biraz geri planda kalmış bu eser.
  6. !---- spoiler ----!

    yorumlar , nedenler önemsizdi ; kesin değildi . önemli olan insanın edimleriydi . değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: ölüm .

    !---- spoiler ----!
  7. atılgan ın aylak adam ın antitezi olarak yazdığı roman
    bu bilgi ışığında sırayla okumakta fayda var
    filmini şiddetle öneririm
    macit koper efsane oynuyor
    son olarak yusuf atilgan bence zaten softcore yazmıyor
    c. de neredeyse zebercet kadar sarsıcı bir karakter
  8. kitabın üzerine bir de ömer kavur'un yönettiği filmini izlerseniz çok ağır günler sizi bekliyor. ciddi sorgulamalar ve varoluşsal bunalım içeriyor ikisi de.
  9. kitabını okuduktan sonra izlediğim hiç bir filmden yada karakterden neredeyse hiç memnun kalmadım. hep bir eksiktirler ya hani. sizin kafanızda yarattığınız mekanlar, karakterler vücut bulunca ''olmamış bu yea'' dersiniz.

    kendi hayal gücünüz ile yönetmenin hayal gücü çatışması geyiğine daha fazla girmeden şunu belirtmek istiyorum ki; kitapta ki ortalıkçı kadın zeynep var ya hani.

    yemin ederim kafamda direkt serra yılmaz canlanmıştı. bu kadar mı şıp diye oturur?
  10. gerçeğin o tokat gibi yüze vurulan halini açıkça sergileyebilen, şiddetli bir insanlık içeren eser. tozpembe dünyalarında yaşamın sapkın, ölümcül, vahşi gerçeğini unutanlar için ne kadar rahatsızlık verdiğini sağda sola okumak çok keyifli. sırf şu keyifi yaşattığı için sayın altıngan'a minnettarım.

    ayrıca, üniversitenin ilk yılında profesörümüz tarafından kısa öyküde ve sanatta aykırılığı işlerken üstüne basa basa önerilen kitaptı. o zamanlar okuyamadım, şimdilerde tekrar tekrar okumam gerekiyor sanırım. içimizdeki vahşiyi bastırmadığımızda, neler olabileceğimiz üzerine müthiş bir tablo sanki anayurt oteli.

    şiddetle tavsiye edilir.