1. en güzel duyguların şehri.

    hem doğası hem tarihi hem insanıyla bu kadar güzel olabilen başka şehir var mıdır bilmiyorum.şehrin merkezinde bile şırıl şırıl akan şelale var ve bunu güzelce muhafaza etmişler. akşam vakti o şelale, insanın ruhunu nasıl coşturuyor tarif etmek zor.

    sonra, adım başı tarih. perge, side, aspendos, olimpos, myra... nereye elini atsan harika bir antik kente ya da esere çarpıyor. mesela aspendos'da antik tiyatroda piknik yaptım, olimpos'ta o küçük derede şarap soğutup içtim. başımı ne yana çevirsem harika bir manzara vardı. şaraptan başım dönmüş de olabilir tabii. :)

    gidecek olursanız, kemer, alanya gibi tatil beldelerindeki otellere kapanıp malak gibi havuz başında yatmayın. çıkın doğasını keşfedin.

    8 gün kalabildim ama imkan olsa sonsuza kadar orada yaşamak isterdim.
  2. nüfusu fazla olsa da asla overcrowded bir şehir değil. çok sakin, sabah kargaların, diğer evlerin açılan panjurlarının ve simitçilerin sesiyle uyanabilmenize imkan var. portakal bahçelerine karşı bir sabah uyanmak için birebir.

    tatil olanakları aşırı boldur, eğlenmek istediğiniz anda bir beş yıldızlı otel bulup içine dalabilirsiniz. turisti niteliklidir, esnafa iş yaptırır.

    seracılık gayet yaygın. iklim ve nem dolayısıyla cogu meyve ve sebze yetişiyor. her sebzenin tazesini pazardan alıp yiyebiliyorsunuz. ayrıca akdenize özgü yeşil sebzeler, otlar ise cabası. (bkz: semiz otu) (bkz: roka) (bkz: tere)

    iklim genel olarak ılık. kışın maksimum 7-8 derece soğuk olur. daha aşağı inmez. yazın ise cehennemden spoiler gibidir. asfalta yumurta kırıp pişirebilirsiniz. buranın yağmurları çokk hoştur. hatta en çok sevdiğim özelliklerinden biri antalya'nın, yağmuru. uzunca bir süre yapmayan yağmur, bir gün hiç beklemediğiniz anda öyle bir yağmaya başlar ki herkes neye uğradığını şaşırır. bardaktan boşanmak deyimini cidden hakeder. her yere yıldırım düşer, şimşekler çakar. siz de evin penceresinden ufuğa bakar, mükemmel manzarayı izlersiniz.

    bozulmamasını temenni ettiğimdir...
  3. eski adı attalia'dır. kurucusu bergama kralı attolos'tur. çok tartışılan heykeli saat kulesinin tam önündedir. kışın yağmuruyla pes dedirtir, yazın sıcağıyla of dedirtir. bahar aylarında hep bi mont beni sendromu yaşatır. ama yine de en güzel şehirdir benim için, kaleiçinin ruhu, dedemanın manzarası, konyaaltının güzelliği bunları başka şehirlerde bulmak zor.
  4. doğduğum ve beni büyüten şehir. sayesinde sabrım ve tahammülüm yüksek belki de. alıştığım için sıcağına, şikayet etmem pek. yaz özlemiyle geçiririm tüm mevsimleri.

    çocukluğumda ışıklar caddesinde, doğu garajında gezerken mutlaka birkaç tanıdık yüz görürdüm. artık mümkün değil. bir istanbullu olmam itibariyle de pek bir ortamım kalmadı artık. zaman zaman gittiğimde tek başıma dolanıp kafa dinlerim özellikle kaleiçi'nde.

    düden ve kurşunlu şelaleleri cennetten bir önizlemedir. köfte-piyaz kombosu en özlediğim yanıdır. istanbul'a üniversite için geldiğimde menüde piyaz görünce çok sevinmiştim. getirdikleri haşlanmış fasülyelere öyle bir hüsranla bakakaldım ki.. anlatamam o hayal kırıklığını. tahinli kabak tatlısı da çok lezzetlidir.

    yol kenarlarındaki tarlalardan göz hakkı tattığımız çilekler, ağacından yeşil erikler, narenciye ağaçları ve en güzeli, mayıs ağaçları... mayıs ağaçlarının o naif ama büyülü kokusu mest eder insanı. karlı bey dağları'nın hemen altındaki konyaaltı plajı fotoğraflanmazsa olmaz. çılgın yağmurları vardır bir de. gök gürültüsü fazla abartır yağmurla birlikte. aniden göğü yarıp, sizi yerinizden zıplatınca muzipçe devam eder gürüldemeye. yağmur demek okulların tatil olması demektir bazen antalya'da. selin devirdiği büfenin erzağını, podyumda yürüyen manken gibi izlemektir kanalda yüzüp giderken.

    antalya güzeldir. benim için hatıralardır. ve de "şüphesiz ki antalya dünyanın en güzel kentidir" atatürk'ün deyimiyle.
  5. canım şehrim.

    türkiyenin değil dünyanın en cennet noktası. merkezi bir nebze güzel de, özellikle batısı bu dünyadan filan değil.

    hele şimdi bir de portakal kokuyormuş sokaklar. hele bir de bisikletle kaş'a gideceklermiş. üstüme iyilik sağlık bi' de denize de girmişler.

    aman dedim. çay yapıp sahilde onu da içmişler. hiç kimse de yokmuş etrafta. bir de güneş de batmıyormuymuş. hava hafiften kararmış filan. o, en sevdiğimiz renklere bürünmüş.

    canım memleketim, güzel vatanım benim.

    canım antalyam.