1. çok güçlü bir duygu olmasının temelinde tamamen evrimsel bir süreç yatar. her canlı türünün amacı, genlerini bir sonraki nesle aktarmaktır. ancak bu aktarma işi zahmetlidir (cinsel ilişkinin efor gerektirmesi, doğum sürecinin zor ve sancılı olması vb.). doğa bu sebepten aşkı icat etmiştir. yani aslında daha sonradan yaşayacağınız acı ve zorluklara karşı doğanın size ilişkinin başında verdiği bir rüşvettir.
    vücudumuzdaki her duygu gibi aşk da kimyasal bir reaksiyondur. ve 7 aşamadan oluşur.

    1. feromon denilen bir salgının kokusu bizi farkına varmadan karşı cinse ilgi duyup duymayacağımız açısından harekete geçirir.

    2. kokusu hoşunuza giden kişinin görüntüsü büyük oranda aşık olup olmayacağınızı belirler. kaslı bir erkeği beğenen kızlar, aslında iyi görüntüsünden ziyade bu erkeğin gelecekte kendisini ve çocuklarını iyi koruyacağına dair bir bilinçaltı dürtüsüyle uyarılırlar.

    3. düşünme ve hatırlama sürecini kapsar. davranışlar hatırlanır ve mantıksal süreçten geçer. yalnız bu süreçte çoğu zaman bilinçaltında yapılır. bir bayan,kaslı fakat sürekli tembellik yapan bir erkeği eleyebilir. bu süreç herkes için farklı işleyebilir.

    4. erkekler açısından geniş kalçalı ve iri göğüslü bayanlar genellikle tercih sebebidir. bu görüntü bilinçaltında kadının daha iyi ve başarılı bir doğum yapma ihtimalinin yüksek olduğu işaretini verir.

    5. bu adım çok önemli: uygun adayı bulduğunuzda stres seviyeniz artar. nörotransmiterler (sinir taşıyıcılar) bu adayla iyi bir bağlantı kurmanız için beyninizi uyarır. seksüel dürtüler gibi güçlü duygularımızı geçirmekten sorumlu olan kimyasal madde dopamindir. romantik aşk sadece bir duygu değil, beğendiğiniz kişiye bağlanmanızı sağlayan motive edici bir süreçtir aynı zamanda. bu süreçte seratonin değeriniz düşer. eğer seratonin değeriniz düşmezse obsesif bozukluklar ve bağımlılıklar gibi sorunlar olmasına neden olur. kara sevda denilen olay da aslında bu değeri düşmeyen insanlarda görünen takıntı halidir.

    6. eğer bir erkek bir kadından bebek sahibi olmayı düşünüyor veya istemiyorsa oksitosin ve testesteron oranları artar veya azalır. bu süreç aslında vücudunuzun, genlerini aktarmak için doğru kişiyi seçip seçmediğinizden emin olunması sürecidir. kadın için de aynı şey söz konusudur. bu iki hormon aynı zamanda aşkın solmasına ya da yok olmasına da neden olur. nihayetinde cinsel ilişkide bulunduysanız ve genlerinizi aktarma göreviniz bittiyse bu hormonların etkisi azalır veya biter. evliliğin aşkı öldürmesinin temelinde yatan sebep de budur zaten. diğer sosyal ve psikolojik nedenler işin bahanesidir. erkekler için amaç mümkün oldukça çok kişiye genlerini aktarmaktır. bu da aldatmalara sebep olur. kadın için ise erkeğin artık kendisini ve bebeğini koruyamayacak hale gelmesi aldatma nedeni haline gelebilir.

    7. son basamakta ise aile aşkı meydana gelir. eğer çocuk sahibi de olunmuşsa bireyler aile çatısı altında bir araya gelip olgunlaşmış bir aşk yaşamaya başlarlar. bu aşk, gençliğin aktif hormonlarının etkisinin azaldığı bir aşk türüdür.

    en nihayetinde dünyaya geliş amacınıza uydurulmuş güçlü bir bahanedir aşk. her ne şekilde yada amaçla olursa olsun, yaşamaya değer bir duygudur.
  2. dün sabahın köründe kadıköy'ün boş sokaklarında geziyorum. kafamda bin tane tilki ve yaklaşan veda öncesi az önce almış olduğum hediye ile birlikte gözlerim farklı bulutların etkisi altında ama ben yine memnun. kafamda çalan şarkı bu aslında fakat o an başka bir şarkı gümbürdemeye başladı yaklaştıkça; mey.. yavv arkadaş durduk yere insan aşık olabilir mi; hatun o kadar güzel okuyor ki o an kimi görsem olabilirdim yani... neyse ki ayılıp hayatın gerçekleriyle yüzleştim..
  3. gençlere bir tavsiyem olacak acizane.

    evet aşk, heyecan verir, adamın karnını ağrıtır, uyutmaz, ağlatır, aklını alır adamın. insanlar da bu duyguların peşinde koşar. bence asıl çekici yanı da aşkın bunlar insanlar için. karşıdaki kişi değil yani, karşıdaki kişinin bu hisleri uyandırmadaki katkısı.

    bahse konu hisler, karşıdakini tanımadan veya elde etmeden olan şeylerdir. geçicidirler. günümüzde çok yaşanıyor, devlerin aşkı çok geçmeden tiksinmelere dönüyor.

    bence asıl olması gereken sevmektir. sevmek bence aşktan daha evladır, daha samimidir en önce, daha gerçekci, daha kalıcı, daha sağlıklıdır.

    aşık olmayın, sevin.
  4. sonsuz bir mutlulukmuş gibi gelen, üç yıllık serüven.

    ömrünün üç yıl olduğu iddia edilen sonsuz mutluluk.

    sebepsizce rüzgarına kapılmak yahut,
    sadece o'nunla tamamlandığını hissetmek.

    yeri gelir hafiflikten uçarsın, yeri gelir acizlikten kıvrandırır.

    hangisi sana yakın geliyorsa onu tarif edersin. tıpkı şu klişe, körlerin fili tarif etmesi gibi. kimine göre kuyruk, kimine göre bir hortum, kimi için dev bir bacak vs.

    neyi ararsan onu bulursun bir nevi. yahut neyi bulamıyorsan onu arar durursun.

    genellenemez, pek tarife gelmez, nadir bulunur, belki hayat boyu uğramaz yarı tanrısal mevzu.
  5. yıllar yıllar sonra tekrar başıma geldiğini düşündüğüm durum. evet sanırım ben aşık oldum, sanırım öyle.
  6. aşık olmak benim tanımımca, her şeyden fazla emin olduğun şeydir. sorsalar bir an tereddüt etmeden verirsin cevabını. hiç terk etmemek, yalnız bırakmamak, kalbinin çukurlarını sevgiyle doldurmaktır. şair eder derler ya, haklılar abicim. sarhoş da eder şair de. ilk "sana aşığım" denilen anlar da önemlidir. korkumdan (sevgilim olmasına rağmen) bizzat yüzüne söyleyememiş, binlerce şiirde delicesine haykırmıştım bu kelimeleri. ayan beyan gözlerine bakıp söylemek, ardından içten bir sarılma koparmak kadar güzeli yok şimdi.