1. ilişkim bittikten 3 ay sonra falan sanırım düzene girdim diyordum ki, bitmemiş artarak her şey geri geldi. şu an 9.ay. o kadar çaresiz, dalgalı ve mutsuzum ki, hayattan nefret etme noktasındayım. kendimden utanıyorum, şu dünya ve ortam içinde insanların çektiği acıların yanında benim derdimin bu olması bir nevi şımarıklık gibi geliyor. buda ayrı bir mutsuzluk sebebi.
  2. yoksunluk çekme durumuyla benzeşiyor. veya yoksunluk çekme durumunun aynısıdır da diyebilirim. eksikliğini hissediyorsun. hatta uyuşturucuyla olan benzerliklerini şu şekilde özetleyebiliriz. uyuşturucuyu bırakmak isteyen insanlar birden bırakamaz. çok sıkıntı çekerler birden bırakmak isterlerse. yavaş yavaş bırakmayı denerler. azalta azalta. ilişkinizi birden değilde azalta azalta bitirirseniz çekeceğiniz acıda az olacaktır. yoksunluğu az çekeceksiniz. yerini doldurabildiğinizde ise yoksunluk kaybolma noktasına ulaşacaktır.
  3. şu an çektiğim, çekmek zorunda olduğum acı. hayatımdaki her şeyi onunla tecrübe ettiğim için bunun da yaşanılması gerekiyorsa onun elinden olmasını isterdim zaten. çünkü, ayrılık konuşması yapılırken bile aynı anda aynı espriyi yapan iki insanı kimse ayıramaz. klişe olacak fakat bu, sahiden bir "süreç" daha iyi zamanlarda buluşuncaya dek, çekeceğim ulan.
  4. bir insan bir insanı ne kadar sevebilirse o kadar seviyordum herhalde, en azında kendi top noktamdı. tabii ilişkim bitti ve ben üç yıldır aşk acısı çekiyordum (bu süre zarfında ara ara konuştuğumuz için unutmaya fırsat olmuyordu)(bir kaç geri dönme polemiği de oldu), aşk acım bitti şimdi de ilişki istiyorum hatta onu da geç birisini platonik olarak bile sevsem yeter yani, o bile yok. hayat beyle. patlamadan sonra iyi misin diye araması, dışarı çıkma falan diyişi bir anlık böyle içimdeki sevgi kelebeklerini uçuşturacak sandım ama herif öyle bir yangın yeri yapmış ki kelebek kanat çırpsa her yer kül oluyor, öksürtüyor. sonraki patlamada da ben aradım iyi misin diye (%49 adetten) öyle biraz konuştuk. baktım başta güzel gibi sonra o konuştukça ben yine kül soluyor gibiyim. eeğh dedim yalama olmuşuz.
  5. ''asiında annem seni aniatır dururmuş çocukiuğumda ve her masaia seni aniatarak başiarmış; bir varmış, bir yokmuş.''

    ''ne diş ağrısı ne dii yarası etkiii oimamıştı hayatımda bana bıraktığın aşk acısı kadar, sebepsiz değii ağiadığımda gözyaşiarım adını yazıyor kurumuş toprağa.''
  6. doğru tanımlamayı şöyle yapmak gerekir; eğer aradığınızda hayır diyeceğine inanmadığınız biri varsa, aşk acısı içerisinde değil, endişe barındıran bir umut içerisinde olursunuz. o durumu kaybetmek istemezsiniz arayarak, asıl aşk acısı hayır cevabını aldıktan sonra başlayacaktır çünkü. yaşamayanı yoktur. öldürmeyen acı güçlendirir, he deyin geçin.

    ne çok önemsiyoruz sevilmeyi/beklenilmeyi/önemsenmeyi. varsınlar sevmesinler önemsemesinler. ne eksiltir ki? hihi
  7. şimdi 3 sene falan kadar oldu. sıkıldım saymıyorum günleri. sana o lanet (ama hep beklediğim) güzel beraberliğimizin ay dönümünde vereceğim güzel kolyeyi anıyorum. çünkü sen çoktan başkasından aşkı gördün, tattın...
    ah be çirkin kız. keşke bana inansaydın.
    -senin beni sevdiğine inanmıyorum!
    dediğinde kalbime çaktığın kazığın acısını sen nerden bileceksin?
    ulan ahmet kaya dinlerken whitney houston dinlemek değilse nedir aşk acısı bana bir anlatsanıza?
    lan ben saçma sapan fantastik, aksiyon filmleri izleyen adamdım.
    sen godfather izlerken ağlamak ne demek biliyor musun?
    sevgili youreads ailesi. aşk acısı yaşamayın. çok kötü lan, ben 3 senedir yaşıyorum çok kötü...
  8. bir daha canım yanmaz aynı yara tekrar kanamaz sanmıştım. lanet olsun aynı yaraya bin defa tuz basanlara.
  9. terk edilmiş olmak, biri tarafından önemsenmemiş olmak, hayallerin yerle bir oluşu, elde etmek istediğin insanın elinden kayıp gidişi..

    farkında mısınız? bunlar hep bencilce sebepler.

    aşk bencilcedir diğer çoğu şey gibi, sevilme ihtiyacını karşılamak, sevme ihtiyacını karşılamak (sevmek de bir ihtiyaçtır.) asıl amaçtır. farkına varın.

    ve unutmayın şu an aşk acısı çekiyor olmanıza sebep kişi, ilişkiniz esnasında bacağınız kopsaydı ya sizi terk edecekti, ya da acıdığından yanınızda olmaya çalışacaktı. vicdanının çıkarına, sizlik bir durum değil. üzmeyin olum kimse için kendinizi. yalnız ve boktan varlıklarız işte.
  10. öldürmüyor ama süründürüyor bir süre inkar edemem. ama çok normal geliyor bana bilmiyorum öyle ya da böyle hangi taraf olursan ol ayrılan veya geride kalan, hayatından bir şeyler paylaştığın birisi çıkıyor ve bunun için üzülmek kadar normal bi şey olamaz. bu acının seviyesi paylaşılan şeylere ve kişiye olan sevgiye göre değişir ama kesinlikle hep bir şeyler öğretir. nasıl güzel şeyler varsa elbet kötüleri de oluyor acı çekmekten bu kadar korkmamak lazım. sevmekle, öğrenmekle her şey. ve gelen giden herkesin insana kattığı şeyler var. yeter ki saygı eksik olmasın. o acı kısmı geçtikten sonra insan güzel şeyleri hatırlayıp önüne bakabilmeli.