1. sürekli çalışmadığımdan yakınıp ygsde iyi bir net yaptığımda "o kadar dua ettik okunmuş su içirdik tabi olacak" demesi. ulan bana ne adamsın, bunu yeni söyledi ama bir daha unutmam sanırım.
  2. sene ikibinoniki, depresyonlara koşuyorum. üzerimde depresyon hırkası, elimde yeşil çay, patik ve dağılmış saçlar adeta bir grunge havası estiriyorum baba ocağında/ana kucağında. sanırsın seattle'ın en domestik anları. sigara içip de balkonda salona geri dönüyorum. boş bakışlar eşliğinde hırkamın yerlere değmemesi için sağ elimle sol ucundan tutup sağ bacağımın altına sıkıştırırak koltuğa oturdum. orta sehpanın üzerinde duran kumandaya meylettim. o an hayatım daha sonradan izleyeceğim, the lobster filminin slow-mo orman sahnesine döndü. kumandayı aldım, yavaşça gözlerimi kırpıp dağınıklıktan düğümlenmiş kıvırcık saçlarımın arasına elimi sokup gözümün önünden çektim. elime bir tutam saç geldi. saçları annemin tehtidkar bakışları altında sağ elimin işaret ve baş parmağıyla yere bıraktım ve rüzgarsız havada süzülüşünü izledim. kumandaya adeta bir kadına dokunurcasına yumuşak dokunuşlar bıraktım. bir, iki, üç, dört, beş... kanallar değişiyor, değiştikçe babamın boynu ağır çekimde bana doğru dönüyordu. hiçbir kanal beni kendine bağlayamıyor, biraz kan görmek istiyordum. babamın gövdesi televizyona başı bana dönük, babam ağzını açtı. "o kumandayı kafana bir vururum, gözünü kırptıkça kanal değiştirirsin."

    film hızlanır, kuatemok kumandayı sessiz ve ürkek bir biçimde yan koltukta uzanan babasına devreder. sahne kararır, bir sonraki sahnede o silah patlayacaktır.
  3. eve dayak yiyip gelirsen bir de ben döverim.
  4. "yaşına güvenme, başın sıkıştığında ara, ben varım" öyle zamanda söylendi ki.. 690 kmden anında yetişti.
  5. babamın söylediği değil de, benim babama ergenlikte kendimce sırf şaka olsun diye espri yapacağım ya hapşurduğunda az yaşa demişliğim oldu, çok uzun zaman oldu hala unutamam o anı. şaka içinde olsa çok pişman oldum her aklıma geldiğinde ne salakmışım diyorum kendi kendime. allah seni başımızdan eksik etmesin baba.
  6. "ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım."

    "ailesiyle vakit geçirmeyen bir erkek, asla gerçek bir erkek sayılmaz."

    "dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha yakın..."

    vito corleone
  7. "bir adamın nasıl biri olduğunu öğrenmek istiyorsan parasını nasıl harcadığına bakman yeterlidir"
  8. "ne kadar lazım?"
  9. "tabi ki mutluyum, kızımı gördüm çünkü."

    çok seviyorum
  10. sigarayı bırakması yönünde ona dünyayı dar ettiğim günlerden birinde yaptığım baskın sonucu koca bir adamı korkutup elinden sigarayı düşürmesine vesile olduğum bir gün, uzun sert bakışların ardından "ben senin elinde bir sigara göreyim..."

    sonuç: sigaraya başladım^:swh^ her günüm korku filmi tadında.