• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.67)
Yazar victor hugo
bir idam mahkumunun son günü - victor hugo
bir idam mahkûmunun son günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden victor hugo'nun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik yapıtıdır. victor hugo'nun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: idam cezasının hem trajik, hem de saçma yanını göstermek. onun büyüklüğünde, onun dehasında bir yazar için böyle bir savı insani ve etik boyutlarıyla sergileyerek kanıtlamak hiç de güç değil. ama bu romanın büyük önemi başka özelliklerinden kaynaklanıyor. bu yapıt, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği. daha önce böyle bir yöntem bilinmiyor. demek ki bu özelliğiyle bir yol açıcı, bir öncü bu roman. roman kahramanının da dediği gibi, bir tür zihinsel otopsi olan bu romanda, modern edebiyatın ilk iç monoloğu ile karşılaşıyoruz. bir idam mahkûmunun son günü, bir yazınsal yenilik olan samuel beckett ve georges bataille'ı haber veriyor. bu da romanın bir başka önemli özelliği. bataille ve beckett'i tanıdıktan sonra bu romanı daha iyi kavrıyoruz. idam mahkûmunun kendisine ironik bir gözle bir başkası olarak bakışı ise, victor hugo'nun arthur rimbaud'dan kırk yıl önce 'ben bir başkasıdır' düşüncesini yaşamış olduğunu gösteriyor.

(kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. günün hangi vaktinde okuduğunuza göre sizde farklı etkiler bırakacak kitaptır.

    eğer sabah okursanız; günün kalanı için içinizde kalan hayat sevincini parçalar alır. idam mahkumunun derdine üzülür kalırsınız. bu anlamda kitap buram buram gerçekçidir.

    öğleye doğru sizi fazla etkilemez. zira öğle bir idama yakışacak en son vakittir.

    akşamüstü gibi sizde bir panik havası yaratır. güneşin batıp gitmesiyle sizin de ömrünüz ellerinizden kayıverecekmiş gibi telaşlanırsınız. hele de sahilde, gün batarken okur yahut dinlerseniz.. kendinizi kalan günlerimi nasıl daha iyi geçiririm durumuna sokarken bulursunuz.

    gece ise size intihar isteği doğurur. binlerce, milyonlarca, milyarlarca yılın karşısında hayatınızın klasik bir absürdizm örneğinden başka bir halt olmadığını anlarsınız.

    ya da en azından bende bunları uyandırdı. bilemem. bilemeyiz.
  2. ince bir kitap, tek seferde bitirebilirsiniz. hem kitabını okudum hem de radyo tiyatrosundan piyesini dinledim. etkileyici, insanın elindeki güzellikleri anlayabilmesi için yardımcı bir kitap.
  3. ben kitabı ortaokulda "zorunlu tutularak" okudum. o dönem zorunlu okutulan kitapların hiçbirinin konusunu, olay örgüsünü hatırlamam şimdi. bu kitabı da hatırlamıyorum.

    ama diğerlerinden çok farklı olarak bu kitabın etkilerini unutmuyorum... öyle kasvet, öyle gerginlik, öyle gelip boğaza oturan kocaman bir yumruk... bitirdikten sonra uzun süre ölüm hakkında düşündüğümü ve tabi ki içinden çıkamadığımı, daha melankolik olduğumu hatırlıyorum...

    duygudurumun daha iyi olduğu bir zamanda tekrar okumak lazım. bu yaşta hala aynı etkiler diye düşünüyorum ama.