-
- okudum
- okuyorum
- okumak istiyorum
-
youreads puanı (9.50)
1900 yılında izmir`de doğan, i.dünya savaşının başlamasıyla atina`ya göçen, 1922 bozgunu`nu paris`te yaşayan seferis, çağımızın doruklarından biri sayılan şiirini yalın ve özentisiz bir dille yazmıştır. bu şiir konuşma dilinin zafer anıtı sayılabilir. yalnız yunan şiirinin değil, aynı zamanda çağımız çağımız dünya şiirinin en büyükleri arasında yer alan seferis`in şiirinde geçmişle bugün yanyanadır, birbirlerine gönderme yaparlar: seferis günümüzün acılarını antik heykellerinin yanında görür; antik heykellere baktığında gördüğü ise, bugün yaşanan acılardır.
-
yorgo seferis (giorgos seferis)'in 71 yıllık yaşamı ege'nin bir kıyısında (urla/izmir) başlayıp, diğer kıyısında (atina/yunanistan) tamamlanmış. yunan dilinin en önemli şairlerinden. yunan edebiyatında simgeciliğin öncüsü olarak anılıyor. mitolojiden fazlasıyla etkilenmiş bir şair. 1963 yılında "helenistik dünya kültüründen esinlendiği, seçkin lirik yazıları için" nobel edebiyat ödülü almış.
kitabı türkçe'ye özdemir ince ve herkül millas çevirmiş. kitabın yeni basımı da kalmadığı için birkaç sahaf dolaştım ama sonunda buldum. elimdeki ve fotoğraftaki varlık yayınlarından çıkan ilk basım.
"atinalı euripides
yaşlandı truva yangınıyla
sicilya'nın taşocakları arasında.
sevdi deniz kıyısındaki mağaraları ve deniz manzaralarını
tanrıların bizi yaban hayvanı gibi yakaladıkları ağa
benzetti insan damarlarını:
parçalamaya çalıştı bu ağı,
huysuz bir insandı, dostu azdı;
zamanı gelince köpekler tarafından parçalandı." -
"neyi arıyor ruhlarımız böyle çıktığı yolculuklarda
hurda gemilerin güvertelerinde
sıkışarak solgun kadınların, ağlayan çocukların arasına,
ki ne kırlangıç balıkları, ne de direklerin
uçlarıyla gösterdiği yıldızlar avutabilir onları.
yıpranarak silinmiş gramofon plâklarından
var olmayan tapınmalara istemeden bağlı
yabancı dillerde kırık dökük düşünceler mırıldanarak
neyi arıyor böyle çıktığı yolculuklarda ruhlarımız?
neyi arıyor böyle çıktığı yolculuklarda ruhlarımız
çürük teknelerde
dolaşarak bir limandan bir limana?
taşıyarak parçalanmış taşları, her geçen gün
biraz daha güçlükle soluyarak çamların serinliğini,
yüzerek sularında kâh şu denizin
kâh bu denizin
ilişkisiz
kimsesiz
artık ne bizim
ne de sizin olan bu yurtta.
biliyorduk güzeldi adalar
rasgele gittiğimiz yerin yakınlarında bir yerde,
biraz aşağıda ya da biraz yukarda,
belki de burnumuzun dibinde."