1. bir ev parası harcanan ama sonunda ne gelinin ne damadın ne de gelenlerin memnun olduğu adettir. gelin bir eksik bulur illaki istemediği bir şey olmuştur ve mutsuz olur, damat orta yolu bulmaktan harap olur zevk alamaz üstüne bir de düğünü erkek tarafı yapar zırvası yüzünden geleceğini emanet edeceği parayı harcar, gelenler en fazla bir çeyrek altın karşılığında yok yemekliydi yok içkisizdi yok uzaktı bi ton bahane bulur hevesi s.ker.
    keşke sadece eğlenilen evlenme durumunun kutlandığı çağrılmayan gereksiz tanıdıklara ayıp olacağı düşünülmeyen ve geri kalan mutlu günlerin başlangıcı olarak kalsa. kolu komşuya eşe dosta karşı davullu zurnalı yerine sevilen insanlarla daha samimi bir organizasyon olabilse.
    wtf
  2. genellikle gelirin giderden daha az olması ile sonuçlanan ritüel.
  3. türkiye'de yapıldığında masraftan başka bir şey değildir. sülaleler düğün yüzünden birbirlerine küserler. gereksiz. gelini öp bitsin. sonra halay çekersin.
  4. düşünüyorum da bu sevimsiz ve sahte düğün organizasyonları olmasa da şöyle güzel bir şeyler olsa.
    herkes birbirini seven iki insanın bir araya gelişini gönülden kutlasa.
    sevinçten göbek atsalar.
    genç çiftin hayatını kurmasına yardım etmek için el birliğiyle gönüllerinden kopanları verseler.
    herkes en güzel giysilerini giyse.
    güzel yemekler yense , içkiler içilse , bir cümbüş bir eğlence olsa bunların yerine.
    ama işte o zaman da başa dönüyoruz , düğün deniyor buna zaten.

    yani sorun düğünde adette filan değil.yalan ve yapmacık olan insanların içinden gelmediği halde katılmak zorunda hissetmesi. gönlünden kopmamış hediye ya da altını vermesi.gelinle damadın kavuşma sevinci değil ele güne hava atma telaşı.yaşlıların eski yatırımları toplamak istemesi.kimsenin birbirinin sevdiği şarkı türküye tahammülü olmaması. her şeyi bir sidik yarışına ve dostlar alışverişte görsün'e çevirmek.

    sorun sizde değil bizde. siz daha iyilerine layıksınız.
  5. insan gözlemek için muazzam bir yer.
    o tontoş teyze'ler sakinliğin adresi'dir, oyun havalarına kalkmaz, pastaya kuruyemişe abanmaz, uzun yıllar sonra eş dost görmenin mutluluğundadır. davul zurna'nın kafayı şişirdiği ortamda bile masasında sakince oturmaktadır. yüzlerinde en ufak bir memnuniyetsiz hava göremezsiniz. servisin aksaması, bahşişçi çeteler onu ırgalamaz, düğün vazgeçilmezi ve düğünün havası yukarı taşımalarıyla çok severim sayarım.

    gelin'in bekar kız arkadaşları; bu kız arkadaşlar anormal makyaj yapmaları ve sadece bir kere giydikleri parlak kıyafetleri ile anılırlar, ilk başta utangaç şekilde sahnede yer almak istemezler ama birisi elinden tutup sahneye kaldırsın bir daha oturmazlar, kurtlarımızı döktük tabirini kullanırlar, cesur kıyafetlerden dolayı düğün salonuna metro, otobüs kullanarak da gitmek istemezler düğün bitiminde bizi kim bırakıyor eve? diyen kesim de budur. düğüne renk katarlar.

    4 yaşında çocuklu aile; eşiyle açılış dansı yapar, çocuk zaman zaman sahne'de yaramazlık yaptığı için orkestra tarafından anonsla lütfen çocuklarımızı pistten alalım bu aileye söylenir, baba alkolsüz düğünü çekilir kılmak için masanın altında votkaya kola katar. düğünün sonuna doğru fidayda, konyalım, misket gibi oyunlarda yer alır. vakitlice düğünden ayrılır.

    düğün kapısında sigara içen beyaz gömlekli tayfa; büfeden aldıkları tombul efes ve sigara kombosu yaparlar, nedendir bilinmez çok içeride takılmak istemezler, gidin bekar kızlar var yada darısı başınıza diyen amcaların muhabbetlerine maruz kalırlar, bir dertleri vardır, yüzlerinde kızgın bir hava, bu deliyürek havalarına neden bürünürler pek anlamam, ağır abi diye takılıcaz diye kasım kasım kasılırlar. gömlek yakaları açık, künye ile düğüne özenerek giyinmişlerdir.

    düğün salonu sahibi; baş garsona direktifleri vermiştir, nedir bu direktifler 2.5 litre'lik rc kola eskimiş pepsi şişelerine itinayla dökülür ve kasa kasa pepsi şişeleri salona bir anda girer, normalde markette 5 kola 1 fanta satışı var ise, düğün salonlarında hatırı sayılır fanta tüketimi de mevcuttur.
    garson: bu arkadaş işini hızlı yapmakla görevlidir, haliyle hız arttıkça görevi layıkıyla yapma rafa kalkar, pasta ve kuruyemiş hafiften fırlatılarak masa'lardaki yerini alır.
    düğün fotoğrafçısı çok itici, bir türlü sevemedim bu insanları, o devasal fotoğraf makineleri ve patlayan flaşlar ile milletin dikkatini dağıtır. fahiş fiyatlar ile neyse daha fazla konuşmak istemiyorum...

    halaybaşı; o tam bir showman yada one man show mu diyelim? bir halay'a gözatıp kiminle arkadaş olacağınıza karar verebilirsiniz. halay başı dikkat çekmeyi sever, hep ben!, hep ben, yada "rabbena hep bana" diyen kesim genelde halay başı olmaya soyunur. eline bir mendil alır o mendil bir aşağı bir yukarı garip hareketlerle peşi sıra sürükler milleti. asla sakin değildir, soyunduğu görev onu daha enerjik kılar ve bu şekilde bataryası hep doludur. halay'ın ikinci kişisi; o da tehlikelidir çünkü tam bir yancıdır. enerji ve hareket bakımından halaybaşından aldığı feyzle benzer akrobatik hareketleri yapmaya çalışır. omuz omuza verirler. ben arkadaşlarımı genelde halay'ın orta ve arka sıradakilerden seçmeye çalışırım. onlar hem uyumludur, hem ensesine vur lokmasını al tayfasıdır. asla kazık atmazlar, halay zaman zaman sekteye uğrar ve adımlar karışır sabırla 3 adım atmaya çalışırlar. halay sonundaki küçük çocuğun elinden tutarak içlerinde çocuk sevgisini de görebilirsiniz, çocukları da dışlamazlar. onlar görünmez kahramandır. canlarım
    başka insanları gözleyen neredeyim ben adamı; ben ve benim gibiler de sanırım az değiliz, düğün salonunun mimarisini inceleyen, tavan'da asılı duran uçan balonları inceleyen, ne tam klasik giyinmiş ne de spor giyinebilmiş'tir. sahte çok katlı pasta dikkatini hep çeker, o beyaz pasta dilimine bir çatal dahi atmaz. kuruyemiş yer tabiki.