1. sebepsizce gelir, her şey normalmiş gibi davranırsın. ama fark edersin ki hiçbir şeye üzülmüyorsun, hiçbir şeye tepki veremiyorsun.
    ben bunu tekrar, tekrar ve tekrar yaşayıp duruyorum. "fazla hissetmekten hissizleşmek sonra belli süre hissiz kalma evresi, ardından gelen his yoğunluğu" sirkülasyonu hayatıma çivilenmiş durumda.
    bu durumla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum.
  2. yaşadığımız bu ülkede, bu kanlı coğrafyada her gün artık adını değil sadece sayılarını duyduğumuz çoluk çocuk genç yaşlı insanlarımızın ölümünü, tecavüzleri, küçücük bedenlere yapılan hayvanlıkları bile şaşırmadan izler hale geldikten sonra hala hissedebiliyor olmamız, hissediyorum diyebilmek şaşırtıcı olurdu. evet hissizleştik... sen, ben, o, hepimiz, ne birbirimizi ne de kendimizi ne de yaşadığımızı hissediyoruz...
    (bkz: kafamı hissetmiyorum)
  3. öyle bir şey yoktur.

    hissizleştirilmek vardır.
  4. son 1 seneden fazladır içinde bulunduğum durumdu gerçekten böyle bir durumun olduğunu düşünmezdim ama yıprandıktan sonra böyle hissetmenin vücudun kendini koruma mekanizması olarak görüyorum istemeden insanları kırıyorsunuz. herşeyin bir anda bozulabileği aslında özel olan seylerin bir süre sonra anlam ifade etmeyeceğini deneyimliyorsunuz . tekrardan kucukte olsa bir his uyandırabilecek biri mutlaka giriyor hayatınıza insan olduğunuzu hatırlıyorsunuz ama ilk başlarda alışkanlıkları yıkmak elbette zor . bu süreci gecirmek sonraki adımlar için kesinlikle önemli ve size çok az insanın yasayabileceği sizinle ölecek olan birçok şey katıyor siz eskisi gibi olmasanız bile.
    iynco
  5. en korktuğum şeylerden biridir. gittikçe ruhsuzlaşmak gibi bir şey bu. düşünsenize olması gerekenden daha az önemsediğinizi her şeyi, ruhsuzlaştığınızı. birinin ölmesine olması gerekenden daha az üzüldüğünüzü. sizi buna iten şey aslında öncesinde yaşadığınız daha zor şeylerdir muhtemelen. her yerde bombalar patlarken biz buna alışıyoruz artık. ruhsuzlaşıyoruz kısacası. bir yakınım öldüğünde olması gerekenden daha az üzüleceğim diye korkuyorum ben. buna güçlü durmak denemez çünkü. tüm dünya böyle bir durumla karşı karşıya değil mi aslında? en çok korktuğum durum bu benim. ya hepimiz ruhsuzlaşırsak ve böyle hissiz bireyler haline gelirsek?
  6. belki sevdiğin biri vardır ona delicesine aşıksındır ama onu göremeyince hemde uzun süre göremeyince hislerin artık yavaş yavaş sönüyor.(kendimden biliyorum)
    bir ses, bir gülüş, bir bakış, bir resim, bir şarkı
    bazen seni alıp dünyanın en mutlu insanı yapabilir, yeniden sönen ateşin külleri tekrardan canlanabilir.(bunuda kendimden biliyorum)

    bazen iyidir, bazen kötüdür hissizleşmek. karşındaki insanı düşünmeden konuşur edersin kalpmi kırarsın insanların gözünden mi düşersin belli olmaz.insanları umursamazsın en güzel yanı o.
  7. ben hissizleştiğim düşüncesiyle profesyonel yardım almaya gittim. buna büyümek, olgunlaşmak, alışmak deniyor, eski coşkunun olmaması doğal, ittir dit dedi bir müddettir tanıdığım psikiyatrist kadın.
  8. sürekli bilimle ilgilenmenin de doğurabildiği bir sonuçtur. duyguların beyinde gerçekleşen biyokimyasal tepkimeler olduğunu bildiğinizde daha kolay olur.
    bb
  9. daha çok empati yeteneğinin gelişmemesinden kaynaklı durum. yani bir ana evladını kaybedince onun durumuna üzülmek için illa evladını kaybetmiş olmak gerekmiyor. değeri üreten emektir, o kişinin durumu için düşünmek de bir zihinsel emektir, karşıdaki için hiç emek harcamamış insanlar olaylar karşısında hissizleşir. yani bu durumun egoizmle de alakası vardır. bir köpeğe bile emek verip büyütmek ya da bir ağaca, evladını kaybeden anne karşısında bişeyler hissetmenizi sağlar, tek başına ve kendi için yaşayan insanlar, veya kendi için yaşayıp bunu farkedememiş insanlar kendilerine bir şey olmadıkça, sevdikleri için olağanüstü sorunlarla karşılaşmadıkça bu rahatlık batmasını yaşarlar. ben bir psikolog olsam bahçe işleriyle ya da evcil hayvanlarla uğraşmasını salık verirdim
  10. umursamazlaşıyorum diyelim biz ona...