1. "hiçbiri benden özür dilemedi,biri bile.ne öyle duygusuzca içime girdikleri için,ne bütün o sancıları çekmeme ve bundan utanç duymama neden oldukları için,ne de benimle alay edercesine bu kadar uzun bir süre ve bu kadar aptalca yalanlar söyledikleri için.bu yaptıkları için onları bağışlamamı hiçbir zaman istemediler benden;ben de onları hiçbir zaman bağışlamadım."
    sana gül bahçesi vadetmedim-joanne greenberg
  2. "tanrı'ya ihtiyacım vardı ve onu verdiler bana ve ben onu aradığımı kavrayamadan aldım; yüreğimde kök salamadığı için, bir süre bitkisel hayat yaşadı içimde ve sonra öldü. bugün bana o'ndan söz edildiğinde, güzel bir eski sevgiliye rastlayan ihtiyar bir delikanlı gibi pişmanlıktan uzak bir neşeyle, "elli yıl önce, o yanlış anlama, o hata, bizi ayıran o rastlantı olmasaydı, aramızda bir şeyler olabilirdi." derim."

    sözcükler - jean paul sartre
  3. “içindeki tek değerli sayfa uğruna bir kitabı arama gerekliliğine bugün her zamankinden daha çok inanıyorum; parçaları, kıymıkları, ayak tırnaklarını aramalıyız; içinde cevher olan, bedeni ve ruhu canlandırabilecek her şeyin peşine düşmeliyiz.”

    yengeç dönencesi - henry miller
  4. "... sonra zaman içinde yeniden buldum kendimi, saati işitince. büyükbabamındı, ve babam bana verdiği zaman , quentin, sana bütün umutların ve özlemlerin mezarını veriyorum demişti; o daha çok insan yaşantılarının saçmalığına varman için acıta acıta kullanılmaya elverişlidir, böylece senin kişisel ihtiyaçlarını babanın ve onun da babasının karşıladığından daha çok karşılamayacaktır. bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum. çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır, demişti. dahası savaşılmamıştır bile. savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer, felsefecilerle budalaların hayalidir."

    ses ve öfke - william faulkner
  5. “içimde kırılmış bir şey var. ben başkaları kadar kolay dans edemem, yaşayamam, sevemem. birlikte yolculuğa çıkarsak, bir yerlerde düşüp sakatlanacağım kesin. çünkü bu içsel kırık görünmediği gibi, diğerleri için inandırıcı da değil. herkesin görebileceği, anlayabileceği bir yerimi kırmadan huzura ermeyeceğim.”

    albatros'un çocukları - anais nin
  6. “seni bir bütün olarak, olduğun gibi içime aldım. maskesiz bırakılacağından korkmana gerek yok, sadece sevileceksin.”


    “içimde duygulanmayan, heyecanlanmayan bir şey var, beni o yönetiyor. eğer bütün benliğimle harekete geçeceksem, önce onun kışkırtılması gerek.”


    “senden ne beklediğimi bilmiyorum ama mucize gibi bir şey. senden her şeyi talep edeceğim – olanaksızı bile, çünkü buna bizzat sen çanak tutuyorsun. gerçekten güçlüsün. sahtekarlığından, hainliğinden bile hoşlanıyorum. bana çok aristokratik geliyor.”


    henry ve june - anais nin
  7. “bazı insanlar dünyaya aşk için gelmezler, kavuşmanın acı verici mutluluklarını taşıyamayacak kadar zayıf oldukları için onlarda sadece beklentinin kutsal ürpertisi vardır.”

    karmaşık duygular - stefan zweig
  8. “tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama nietzsche'yi okudun mu? ne kitap! ulu tanrım, sana karşı dürüst olacağım. bir teklifte bulunacağım sana. benden büyük bir yazar yarat kiliseye döneyim. ve lütfen tanrım, bir ricam daha olacak: annemi mutlu kıl. ihtiyar o kadar önemli değil, onun şarabı var ve sıhhati yerinde, ama annem her şeye kaygılanır. amin.”

    toza sor - john fante
  9. "artık anlıyordu; yalnız fantazya değil, aynı zamanda insan dünyası hastaydı. biri öbürüne bağlıydı. neden böyle olduğunu açıklayamadan, öteden beri hissetmişti zaten. hayatın, "hayat böyledir," diyen herkesin öne sürdüğü gibi öyle renksiz ve önemsiz, öyle gizsiz ve mucizesiz olmasıyla hiçbir zaman yetinmek istememişti."

    bitmeyecek öykü - michael ende
  10. "gene de, ne olursa olsun, şu iki kere iki pek musibet bir şey. bana göre iki kere iki sadece bir küstahlıktır efendim. iki kere ikiyi yolumuzun ortasında külhanbeyi gibi durmuş, elleri belinde, ortalığı tükürüğe boğarken düşünüyorum. iki kere iki dördün üstünlüğünü kabul ediyorum elbette; fakat her şeyi hoş görmeye karar verdikten sonra, iki kere ikinin beş etmesinden bile hoşlanmak mümkündür."

    yeraltından notlar - fyodor mihailoviç dostoyevski