1. bunun yerine tamamen ücretsiz olan kitap ağacı'na üye olabilir ,hem sosyalleşir hem de kiap okuyabilirsiniz. üstelik okuduğunuz kitabı başka bir okuyanla tartışabilirsiniz.
    tanım : para kazanmanın yeni yolu.
  2. parasini veriyorsun, adamlar senin yerine gidip, senin sevebilecegin kitaplari alip, sana yolluyor. ustune 5 tl fazla verip premium almak lazim bizim yerimize okusunlar bize anlatsinlar.
  3. yeni keşfettiğim site.

    yaptıkları şey şu; ayda 50 lira gibi bir ücretle kayıt oluyorsunuz her ay seçtiğiniz kategoriden size 4 kitap yolluyorlar. kitapları çok satanlardan ya da tanıtım bültenlerinden değil kendileri okuyarak değerlendiriyorlar. kitapları stoklamadan direkt yayın evinden alıp indirim sağlıyorlar aracı kullanılmamış oluyor -onlar için en azından-.

    özellikle benim gibi ne okuyacağını bilemeyen kitap seçmekte zorlanan kişiler için çok güzel bir uygulama. şimdilik sadece edebiyat ve iş kategorileri var ama zamanla farklı kategoriler de eklenecekmiş.
  4. burası sayesinde haberdar olduğum oluşum. hatta üşenmedim, tanıtım videosunu da izledim az önce. ve anlam veremedim. doğru tespitleri var; yayıncılık zor iş, tekelleşti, çok satan kitap iyi kitaptır önermesi yanlıştır, bu cenderede heba olan kitap / yazar çoktur...hepsine katılmakla birlikte bu mantığın devamında sitenin işleyişi ile ilgili verilen bilgiler bir o kadar rahatsız edici.

    bence ne okuyacağını seçmek çok öznel bir süreç. barış bıçakçı örneği geldi aklıma, tıpkı bu sitedeki küratör gibi ben de kendi çapımda zamanında bir arkadaşıma kesin sever diye barış bıçakçı önermiş, burnuna sokmuştum. nasıl kendimden emindim anlatamam. çocukluğunu bulacak, kendinden birşeyler görecek...sever yani dimi, neden sevmesin? tek bir kitabını okuduğunu sanmıyorum. tanıdığımızı zannettiklerimiz, sevdiklerimiz için bile onlar adına seçim yapmak böyle yanıltıcı iken bir küratörün size aylık hap vermesi? bilemiyorum.

    yeni bir yazarla, yeni bir kitapla nasıl tanışıyorsunuz? belli bir eşiği aşmış okuyucu için kendine özel denklemler mevcuttur diye tahmin ediyorum. benim için hiç şaşmayan yöntem; fısıltı gazetesi, sevdiğim yazarların önerileri, okunan kitapların dip notları, mesleki merak, kişisel tercihler...italyan edebiyatına yöneleceğim zaman tarihi gelişiminde öne çıkan yazarlara bakmak / bulmak kolay... ya da gg marquez bana alejo carpentier 'i öğretebilir... aleo carpentier büyülü gerçekliğin ne olduğunu anlatır ve luis sepulveda ile tanıştırabilir beni...jared diamond , sharon moalem 'den bahsedebilir...

    iki yemek daveti düşünün, birinde ev sahibi size nereye oturacağınızı, hangi yemekleri yiyeceğinizi, masada kiminle sohbet edeceğinizi söylüyor...yerinizden kalkmanız yasak demeyeyim ama zor. diğerinde ise açık büfe, koltuklar rahat, konuklar kaynaşmış, tek yapmanız gereken uzaktan süzüp yanına yaklaşacağınız grubu seçmek...beğenmezseniz yer değiştirmeniz de mümkün...hangisini tercih ederdiniz? ilk yemek masası şık sunumlu, yemeden önce selfisi çekilip instagram'da paylaşılmak için hazırlanmış hissi veriyor.
    mesut
  5. zaten kitap okumak için çok az zamanımız oluyor. kitap seçimi için binbir strese giriyorum şunu mu okusam önce bunu mu diye. bu seçimi bile zorlukla yaparken rastgele kitap gelmesi çok saçma benim için. zamanı bol ve okumak istediği net bir kitap olmayan insanlar için uygun olabilir.
  6. an itibariyle edebiyat kulübündeki kitaplarına abone oldum. kitap ücreti konusunda oldukça düşük gördüğüm için abone olmayı uygun gördüm açıkçası. yoksa hep d&r gibi yerlerin indirimini bekleye bekleye yaşlanacağız. zaten insanın ömrü boyunca 3 bin kitap okuma sınırı felan varmış. bu sayıya ulaşır mıyım bilmiyorum ama ömrüm yettiği kadarıyla sözcüğümü zenginleştireceğim. en azından bu sözü kendime vermiş olayım.