• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
kuyucaklı yusuf - sabahattin ali
"bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. bu da karısı idi. muazzez'in varlığı yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. hayatında asıl aradığı şeyin muazzez olmadığını biliyordu, fakat muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu."kuyucaklı yusuf türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. !---- spoiler ----!

    kitabın sonu çaresizliklerle dolu. karakterlerin eli ayağı bağlanıyor, okuyucu da nasıl olur, nasıl kurtulunur düşünceleriyle sayfayı çeviriyor. ben de çare arayanlardandım. o son sayfaları hızla okudum çünkü çare bulamamıştım ve bu gariban karakterlerin nasıl yollar bulduğunu merak ediyordum.

    şunu söyleyebilirim ki, yeri geldiğinde yusuf da muazzez de gayet mantıklı kararlar verebildi. örneğin, yusuf'a vergi tahsildarlığı görevi verildiğinde aralarında şu diyalog geçiyor, yusuf:
    "üzülme canım kaymakam git dedi ise zorla gönderecek değil ya! hükümet işinden çıkarım..." muazzez:
    "deli misin sen yusuf! hükümetten çıkarsın da ne iş yaparsın? tutacağın iş seni benden ayırmayacak mı? bu karışık zamanda insan bulduğu yeri bırakır mı?"

    burada bir okuyucu olarak muazzez'den "gitme yusuf, anamla bırakma beni. beni senden ayırma zaten yeni kavuştuk" gibi bir söylem bekliyordum ancak zor zamanda verilen bu tepki beni ve yusuf'u fazlasıyla şaşırttı.

    hele o son kısımı ne yapmalı? kitabın başından beri sinirli, delikanlı olarak tanıdığımız yusuf önüne kim geldiyse kurşuna dizecek diye düşünüyoruz ancak kendi kendisine şunu söylüyor: "hepsini haklamak vardı fakat ondan sonra hapse atılmak veya ölmek var. bu muazzez için daha iyi mi olurdu?"
    elin kolun bağlanmasının tanımı belki de bu. içi içini yiyor ama o çok yakından tanıdığımız, hayatın insanı çıkmaza sürüklemesi durumu gerçekleşiyor ve birşey yapamıyor. köyden kaçsalar elde avuçta zaten yok, harp zamanı ortalık çok karışık. edremit'te sıkışıp kalıyor karakterlerimiz.

    !---- spoiler ----!