1. nietzsche'yi hatmetme sıkıntısı yaşayan değerli badim. hepimizin böyle hazımsızlıkları olsa keşke. bu bakımdan kendisine inek yutmuş piton benzetmesi yapılabilir.
    abi
  2. evet, aksamdan sabaha nietzche alıntıları ve okumaları yapıp duruyordu.
    evet, tüm nietzcheyenler gibi olguları ortaya koyuyorken onlar üzerine bir cözüm geliştirebilmekten yoksundu.
    evet, tüm varoluşçular gibi varlık ve hiçlik dehlizlerinin, dipsiz, metruk ve tekinsiz derinliklerinde kaybolmuş bir adamdı.
    evet konu üzerine sorulan soruya cevap üretemediğinden yine anlam sorusuyla karşılık veren, dilin iletişim aracı oldugunu ıskalayarak dil ve anlam üzerine manasız çıkarımlarda bulunan bir adamdı.
    evet, ergenlik döneminde kişinin bilincini geliştirebilerek entelektüelitede level atlamasının bir aracı olarak nietzcheyen bakış acısını br basamak olarak kullanmak yerine kendini bu kısır tekrar deryasında, bilimselliğe geçiş yapamadan metafizike ederek boğmuştu.
    evet tüm nihilistler gibi havanda su döven, "şey"lerin nedenselligini deneysellikle pekistiremeyen, fikir üretebilen ancak eylemleştiremeyen, her durumdan şikayetci olmasına rağmen çözümleme getirememe pejmürdeliğiden konfüçyüs üstadın; "karanlığa söveceğine kalk da bir mum yak" sözüne mazhar olmuş bir adamdı.

    ancak bir konuda hakkını yememek lazım;
    (bkz: youreads'te özel mesaj ifşasına izin verilmesi) konusunda vakur, dirençli ve asil duruşu gerçekten takdire şayandı. anlaşılan almanların sadece nietzche'sini değil güzel yanlarından olan "kuralcılığını" da almış.
    çünkü özel mesaj "özeldir" ve öylece kalmalıdır. kendi koyduğun kurala riayet etmek yerine, sağından solundan türlü çeşitte gedikler açmaya çalışarak kural olanı delersen, o kural üzerine inşa edilen anlamı yıkmış olursun ve böylece yapay gerçekciliği de yitirdiğin için " değer ve erdem"den yoksunlaşırsın.
    bu bakımdan nihayetinde bir fikrini de eyleme geçirerek taviz vermeden tepkiselleştirebildiği için kendimce takdir-i taltif ediyorum.
    iyi yolculuklar yolunu arayan adam...
  3. youreadste, arada bir "ne yazmış, ne etmiş" diye baktığım bir iki yazardan biri. aklıma, kendisinin de pek iyi bildiğini düşündüğüm bir sözü getirir;

    "güçsüzler bizi gücümüzden utanmaya zorlayarak kazandılar."
  4. hiç kişisel diyaloğum olmadı ama kalmasını tercih ederdim. ben de yazdıklarını zaman zaman anlar gibi oluyor ama tam anlayacakken anlamıyordum. kendisi ve anlayanlar için yazdığını düşünüyorum. bu anlanma ve anlatma durumunu sadece bir kısım youserın çirkin tanımı olan "anlamasınlar amentüsünde ki entel dallamalığı" olarak görmeyin. hepimizin bu anlanma ve anlatmaya ihtiyacı var. kendi dilini konuşan insanlara ihtiyacı var.
  5. bir tek ben anlıyorum yazdıklarını galiba, her yazdığını ilgi ile takip ediyorum, sıradışı ve birikimli. oğuz atay nasıl derdi, “gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
  6. gerçekten bu anlattıkları kavram olmadan açıklanmıyor mu? ilgi çekmek gibi bir niyetle yazıldığını düşündüğüm yazılar hepsi. biz burada böyle anlamıyoruz falan deyince de ne kadar da bilgiliyim diye egosunu tatmin ediyordur tahminen.

    edit: ne kadar üslubu hoşuma gitmese de anlayabildiğim bazı yazılarında çok güzel şeyler anlattığını da söylemek isterim. okuduktan sonra vay bee dediğim çok yazısı olmuştur. hakkını vermek lazım.
  7. belli ki adamın derdi anlatmak değil; kamilin biri çıksın tartışalım, konuşalım istiyor. bilallere öğretmek değil de öğrenmek istiyor.

    bildiğim kadarıyla kimse kimseye bir şey anlatmak zorunda değil burada. biri çıkar yazar yazısını, yapar yorumunu o kadar. anlayıp anlamamak okurun sorunu. adamı linç etmeye ne gerek var? ha baktı anlayan yok oturur açıklar. o da yazarın nezaketine kalmış.

    troll olabilir mi? ihtimal dahilinde ama sol tarafı yarak kürek başlıklarla doldurmak ya da milleti sinir etmek varken; bu denli uğraş verilerek yazılmış yazılarını buraya yükleyerek milletin gafasını yahmaya çalışacağını düşünmüyorum.

    derdi her neyse bol şans.
  8. sol frame içindeki themis sendromunun, evet ben themis sendromu diyorum buna, arasına serpiştirdiği yorumla uzun uzun okuyacak bir kaynak bırakmış yazar. (bkz: #215133)
  9. başlık olsaydı bence anlaşılır. tanrı sanırım konusu. yok değilse ben de bir şey anlamamışım. :)
    ozumm