1. bu gözlerim seni var ediyorsa sana ihtiyacım var demektir.
    bu gözlerim seni yok ediyorsa sana ihtiyacım yok demektir.
    sana ihtiyacım yok mertebesine giden yol senden geçiyor. neden anlamıyorsun?
  2. belki de sana ihtiyacım yoktur. hep aklımda oluşun canımı bile sıkıyor bazen.
    sana gerçekten ihtiyacım olup olmadığını sen olmadan nasıl bileceğim?
  3. ayırmak istiyorum ve anlamak kendimi.
    baktığım her şeyde, yürüdüğüm her yolda nedendir seni buluşlarım?
    bir ağaç altında, güneşte ve ayda, iki 7 de nedendir seni görüşlerim?
    seni görmek kendimi görmek değil mi?
    seni anlamak, kendimi anlamak.
    sana ulaşmak kendime ulaşmak, seni sevmek kendimi sevmek değil mi?
    sana yaptığım haksızlık kendime yaptığım haksızlık, seni öldürmek bile kendimi öldürmek değil mi?
    seni içimde olanca coşkuyla, olanca aşkla yaşatmak kendimi yaşatmak değil mi?
    neden sana ihtiyacım var, anlatabildim mi?
  4. yollar var gördüğüm, beraber yürüdüğüm. yollar var ayrıldığım.
    seni özlemek için, aşk için, bir ayırmaya, bir de sana ihtiyacım var.
    beni en iyi sen anlarsın. beni en iyi sen anlatırsın. beni en çok sen korursun.
    beni anla, beni anlat, beni koru.
    işte bu yüzden sana ihtiyacım var.
  5. çünkü sen bensin.
  6. steve jobs’un konuya dair, “insanlar, siz onlara gösterene kadar, neye ihtiyaç duyduklarını bilemezler” sözünü hatırıma getiren başlık.

    insan, gerçekten ihtiyacı olan ya da olabilen bir şey gördüğünde kendi dünyasında o şey için bir alan açar. ama o şey, her zaman o alana uymayabilir. mesela çok beğenerek aldığınız ama hiç kullanmadığınız ya da kullanmanıza gerek kalmayan bir defter bu meyandadır. o defteri gördünüz, alan açtınız ama defter o alanda tutunamadı. ihtiyacınızın, bir ihtiyaçtan ziyade, bir heves olduğunu anlamış olursunuz. o defterin rafta durup durmaması da bir anlam ifade etmez ama, atamazsınız da. çünkü bir bedel, bir ücret ödemişsinizdir. bu defter örneği, ihtiyaçtan ziyade alışkanlığa dönüşmüş ya da tarafların ayrılma cesaretini kendinde bulamadığı ilişkilere benzetilebilir. defter örneği, yani ihtiyacımız olmayan bir şeyi satın almış olmamız, yozlaşmış tüketiciliği; ihtiyacımız olmayan bir sevgiliye hayatımızda yer vermemiz ya da sevgilisiz yaşayamacağımızı zannetmemiz çoğunlukla yozlaşmış sosyal ilişkiler kaynaklıdır kanımca.

    yine binbir hevesle hayatımıza giren insana açtığımız o alandaki girinti çıkıntılarla, o insanın tam (ya da tama yakın) uyuşması sonucunda o insan gerçek bir ihtiyaç haline gelir. telefonlarımız da böyledir. deftersiz olur ama telefonsuz olmaz. ben burda bilhassa şu noktaya dikkat çekmek istiyorum: bir şeyin ihtiyaç olması için, işlevsel olması gerekir. ama işlevsellik duygusal ilişkilere uyarlandığında, çok farklı kombinasyonlar ortaya çıkabilir. o nedenle duygusal işlevselliğin net bir tanımının yapılamayacağı kanaatindeyim. burdan benim çıkardığım sonuç, insan kendine göre neyin işlevsel olduğunu tesbit eder. bu cinsellikte doyum, espritüel mizaç, yemek yapabilme kabiliyeti, anaçlık, babalık potansiyeli gibi şeyler olabilir. insanın ihtiyacı, işlevsel olanadır. ve daha bir sürü şey..
  7. bire giden yol en az ikiden geçtiği için.
    teke giden yol en az çoktan geçtiği için.
    yoka giden yol vardan geçtiği için.
    siyahı anlatmak için sana beyazın var olması gibi.
    aşkı anlatmak için sana ayrılığın var olması gibi.
    sonu anlatmanın başlangıçla mümkün olması gibi.
    seni anlatmanın en kısa yolunu buldum: ben.
    o nu anlatmanın en kısa yolunu buldum: onlar
    bizi anlatmanın sizle mümkün olduğunu buldum.
    yabaniyi evcille, dışardakini içerdekiyle, sonsuzluğu ölümle anladım.
    kara kaplı beyaz defterlere adını mavi kalemlerle yazdım. benimkini ise kırmızı.
    kara kaplı beyaz defterlere içimi döktüm, bazen gri kalemle yazdım, bazen siyah ve hatta menekşe mor.
    yazdıklarımı okuyorum şimdi.
    yazabilmek ve okuyabilmek için sana ihtiyacım var.
  8. sana birleştir demek için sana ihtiyacım var.
    sana anlamak dışında ayırma demek için.
    sen, senle beni görüyorsun rüyalarında. ben sadece ben olduğumdan eminim.
    sen, o nu ve o nu duyuyorsun kulaklarında, ben sadece tek bir ses. nerdesin?
    nerdeydin, niye beklettin demek için sana ihtiyacım var.
  9. bu evren sonsuz, küçülürken de büyürken de sonsuz. iç içe geçmiş halkalar, küçülürken de büyürken de. gel, gel sana da anlatayım evrenimizi, bizi.
    bizler okuyan kelimeleriz, evren sonsuz bir roman.
    karşımdaki sayfada duruyorsun, tam karşımda, sen beni okuyorsun ben de seni.
    okumak için seni sana ihtiyacım var.
  10. esasında kimseye ihtiyacımız yok. belli başlı duyguları insanlara yaftalayıp insana mecburiyet görüşümüzün saçmalığını, o insanların hiç de o duygulara iliştirilecek insanlar olmadığını anlayınca göreceksiniz.