1. kim olacağımı bilirsiniz siz.
  2. koala olmak isterdim. çok net bir şekilde hem de. günün büyük kısmında uyuyan, uyanık olduğu zamanda da yemek arayan bir hayvan. kimseye zararı yok. haliyle vicdanı da rahat bir şekilde yaşayıp gidiyor. sarılıyor ağaca uyuyor. oh. amerika ortadoğuya girmiş, yok ışid varmış falan umurlarında değil. en olunmayasıca canlılardan biri olduk şu dünyada.

    bir yandan da öldükten onlarca yıl sonra dahi hatırlanmak isteyen biri olarak, yine insan olmak isterdim. tarihteki birkaç özel hayvan dışında pek hatırlananı yok sonuçta. bunu başarabilmek için insan olmak gerekir. egoyla da alakalı bir durum değil. yaptığım işlerin öylesine büyük şeyler olmasını istiyorum. koala olsaydım yapamazdım öyle şeyleri.
    jimi
  3. olmazdım. an geliyor insan sadece olmamak istiyor.
  4. portakal reçeli. mis gibi. oh!
  5. aklıma ve... sonraki hayattan kırk öykü kitabındaki -türler basamağında iniş- başlıklı yazı geldi. atlaya zıplaya yazıyorum:

    "ölümden sonra size cömert bir fırsat sunulur: bir sonraki yaşamınızda ne olmak istediğinizi seçebilirsiniz.
    ...
    kararınızı ilan edersiniz. efsunlar yapılır, bir değnek havada sallanır ve bedeninizin bir ata doğru metamorfozu başlar. kaslarınız şişer, kışın bedeninizi bir battaniye gibi koruyacak kalın kıllar fışkırır...parmaklarınız toynağa dönüşür... beyninizde bir değişimdir gider...
    insan ilişkilerine dair kaygılarınız azalır, insan davranışına ilişkin sinizminiz erir, hatta insani düşünme tarzı tümden uzaklaşmaya başlar sizden.

    aniden bir anlığına görmezden geldiğiniz sorunun farkına varırsınız. ne kadar ata dönüşürseniz ilk baştaki dileğinizi o kadar unutursunuz. at olmanın nasıl bir şey olduğunu merak eden bir insan olmanın nasıl olduğunu unutursunuz.

    bu berraklık anı uzun sürmez ama bir işlevi yerine getirir: başlangıç noktasını bilmeden varış noktasını takdir etmenin ya da alternatifleri anımsadıkça sadeliğin tadına varmanın imkansız olduğu bilgisine vakıf olarak yarı insan, yarı at biçiminde eğilmiş dururken günahlarımızın bir cezası; prometeusvari bir iç organ gagalanmasıdır o anın işlevi.

    üstelik yaşadığınız aydınlanmanın en kötü yanı bu da değildir. kalın at beyninizle buraya bir daha ki dönüşünüzde yeniden insan olmayı talep edecek kapasiteye sahip olmayacağınızı fark edersiniz. bir insanın ne olduğunu anlayamayacaksınızdır. zeka merdiveninden iniş seçeneğinizin geriye dönüşü yoktur. son insani yetilerinizi yitirmenizden hemen önce kim bilir hangi dünyadışı muhteşem varlığın, daha sade bir yaşam arayışıyla son raundda insan olmayı seçtiğini büyük bir kederle düşünürsünüz."

    velhasıl kelam son paragrafta iki çarpıcı nokta var. birincisi gelişmiş beyniniz, daha az gelişmiş bir beyne dönüştüğü için artık insan olmayı düşünemeyecektir ve böylece siz kendi isteğinizle bir daha çıkamayacağınız bir basamaktan aşağı inmiş olursunuz. ikincisi ise çok daha çarpıcı. ya çok daha gelişmiş bir canlıyken insan olmayı merak ettiğiniz için inmişseniz bu basamağı?

    haaa bana sorsanız solucan olcam derim. derdi yok tasası yok. gelişmiş beynimiz var da bir şey mi oluyor, çok mu mutluyuz, çok mu fayda sağlıyoruz dünyaya?
  6. "zeytin ağacı" olmak isterdim. sonrası iyilik güzellik.
  7. şu ömrü bir gün olan kelebeklerden olmak isterdim.

    yaşama daha fazla katlanmak sorun.
  8. at olurum heralde
  9. yeri değil belki ama dante denklemi isimli bir kitap var bu konu ile ilgili okumanızı tavsiye ederim.
  10. köpek olurdum şöyle orta boyutta agresif ama fazla saldırgan olmayan. sevdiğim kişilere karşı salak sevimli böyle duygusal falan ama dışardan bakınca soğuk nemrut. böyle bakınca bi çekinirdi ters cins sevimsiz falan bulurlardı.
    ya da hiç bişeye bulaşmayan üzülünce götünü herkese ve herşeye dönüp oturan panda olurdum.
    wtf