1. şehirlere bombalar yağardı her gece
    biz durmadan sevişirdik
  2. ekşisözlük'te bugün debe'ye giren şöyle bir entry var, suriyeli mültecilerle ilgili.

    bir de böyle okunsun diye buraya bırakıyorum.

    ırkçı olmama ramak kaldı sayelerinde..maalesef ablamın başından geçen bir olayı anlatmak istiyorum, neyle karşı karşıya olduğunuzu iyice anlayın diye.

    ablam psikolog olarak çalışıyor. her akşam pendik (iş yeri) - göztepe arası çift katlı otobüsle gidip geliyor. bir gün yine saat 7 civarı işten çıkıyor. otobüse biniyor, gidiyor üst katta oturuyor. üst katta da iki tane kız ve bir kaç insan daha var, o iki kız yanyana oturmuş vaziyetteler. ama genel olarak epey tenha bir otobüs.

    bostancı civarlarında biri daha biniyor, çıkıyor üst kata. her taraf boş olmasına rağmen geliyor ablamın yanına oturuyor. ablam tabi hafif kıllanıyor, zira otobüste yer çok. neyse biraz toparlanıyor ve pencereden etrafı incelerken yanda türkçe fısıltılar duyuyor kaburgasında hafif bir batma hissediyor. döndüğünde bu o.ç. ablama otobüste alelade bıçak çekmiş vaziyette ve ablama bakıyor. ablam tabi bir anda şok oluyor ve ne yapacağını şaşırıyor. daha sonra cüzdanından para çıkartıyor ve bütün parasını verip "başka bir şeyim yok, al ve git" diyor. bu o.ç. biraz tecrübesiz sanırım, çünkü parayı alıp gidiyor, zira ne bileyim cep telefonunu, ne bileyim takılarını vs başka şeylerini de alabilir. giderken de ablam bir kaç koltuk arkasında kalan 2 kıza dönüp sadece ağzını oynatarak "bıçağı var" diyor. daha sonra kızlar konuştuğunda zaten ablamın yanında oturduğu andan itibaren epey şüphelenmişler ama bir şey diyememişler.

    eleman iner inmez ablam polisi arıyor, hangi durakta indiğini, eşgalini falan tarif ediyor ancak maalesef bulunamıyor.

    şimdi sayın sevgili sözlük yazarları, ben bu o.ç. yi bulsam o bıçağı alsam taşşaklarından başlayıp ağzına kadar yarsam suçlu muyum? kendi halinde işe giden birine bıçak çekip her şeyini alan bir insana merhamet mi göstermeliyim? ırkçılığım için özür dilerim, ancak bu olaylar aşırı sık olmaya başladı.

    alayının benim gözümde değeri yok. ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak gelsem böyle bir şey yapmam çünkü. ^:savaştan kaçıp^ eşimi hamile bırakıp bir de o imkansızlıklarla başka insanlara bıçak çekmem, insanlara tekme atmam, insanlara küfretmem.

    adaleti biz sağlamadığımız için şükredin.
    umarım başınıza böyle bir şey gelmez, en kral hümanist bile delirir çocuğuna/annesine/ablasına/kardeşine vs. bir şey gelse..

    sorun burada zaten, milliyetçilik bir hastalıktır arkadaşlar. almanya'da türkler için "integration deficit" yani entegre eksikliği denildiğinde buna karşı çıkan güruh burada aynı ayrımcılığı suriyeliler için yapıyor. bu hastalığın ismi de "ikiyüzlülük"tür.

    şimdi üç-beş türk gidip fransa'da aynı hareketi yapsa ve bu yüzden bütün türklerden nefret edilse ne hissetmemiz gerekir? ya da bu olayın öznesi suriyeli değil bir türk olsa türklere karşı bir tavır mı takınmamız gerekir? ayıptır ya hu.

    edit: yanlış buton kullanımı.
  3. kendi anne babalarının bile sevmediği, koruyup kollamak yerine lazım olandan daha çok para kazanmak için tehlikenin içine attığı, burnu akmış üstü başı kirli diye herkesin mikrop gözüyle baktığı çocukların dahil olduğu grup. çocuk sana mendil uzatıyor, gözlerine bakacak kadar bile değer vermiyorsun. ya da için acır diye. içinin acımamasının çaresi görmezden gelmek olabilir mi ya? para verme, yemek ver. oyuncak ver. bi çocuk ne isteyebilirse elinden geldiği kadar onu ver. evinde kek mi var koy saklama kabına iki dilim çantanda dursun. verecek birini mi bulamadın ufala ne biliyim kuş yer kedi köpek yer. birinin karnını doyurur o iki dilimcik kek. nesi zor bunun anlamıyorum ki.
  4. sıradan mülteci değildirler.
    suriye'deki rejim aleyhtarlarıdır.
    bu kabul edilebilir. ama sığınmacılar içindeki radikal dinciler bizi dost görmüyor. hatta cihad ilan ettiler.
    sen ne yaptın? sana cihad ilan edenlere silah verdin al beni vur diye.
    mülteci dediğin hiç bir ülkede dört bir yanda dolaştırılmaz.
    ev sahibi ülkenin demografik yapısını bozacak sayıda kabul edilmez.
    üç günde vatandaş yapılmaz.


    şimdi dallama humanist.
    siyasal dikta insan sevdiğinden değil, bu insanlar sünni müslüman olduğu için el üstünde tutuluyor.
    sen sanıyor musun ki bunlar ortodoks olsa aynı misafirperverliği görürdü?
    veya ümmet kafasıyla bedava oy anlamına gelmeseler?

    bak hümanist. sen de etnik ayrımcılık kurbanısın. bu nedenle empati yapmaya çalışıyorsun. ama bu suriyeli hassasiyetin köyünün panzerle düzlenmesine engel oldu mu? oğlum oraları araplara vermek için seni aylarca ablukaya alıp taradılar. ölünü çıkaramadın lan bodrumdan.
    şimdi kalkıp sana bunu yapanlarla aynı paralelde mi ortadoğu politikası savunur oldun? lan amca oğullarının (ypg/pyd) kim kafasını gövdesinden ayırdı?
    "ah ama onlar sivil çocuklar ve kadınlar"..
    ohh bebeğim. senin ülkende iç savaş çıktığında senin kadın ve çocuklarına kucak açacak bi ülke var mı etrafında?

    kaybedecek bir şeyi kalmayan insan tehlikelidir. ülkeyi ben kuracağım, götümden ter akarak çocuğuma gelecek hazırlayacağım. kazandığımdan fazlasını vergi olarak verip trafik cezası bile yememiş bir vatandaş olacağım ve sırf ülkesinde savaş olduğu için bir suriyeli (lan bak danimarkalı olsa da fark etmez takılma ırka) gelip tokiden yapılan eve bedava oturup floryada götünü gezdirecek! arabamın kaputuna çocuğunu koyup para isteyecek, karıma laf atacak, çocuğumu parkta bıcaklayacak. hassiktir lan oradan. zikerler senin insan sevgini.

    edit: arap ve mezopotamya faresi sevmemek bir tercihtir. pırasa da sevmem mesela. bu hayvanlık değildir.
  5. en sevmediğim şeylerden bir tanesi de bu tür konularda gerçeklikten uzak romantizmdir. ancak, bu konuda duygularımızı bir yere bırakmamız mümkün değil.
    ben bu insanları 15 temmuz gecesi çok iyi anladım.
    f-16'ların sonik patlamalarına (o gece gelen patlama seslerinin ne olduğunu bilmiyorduk) televizyonda canlı verilen insanların ikiye bölünmesi görüntüleri eşlik etti. her yerden ölüm haberleri geliyordu. evet o akşam yaşadıklarımız belki türkiye cumhuriyeti tarihinin en lanet olaylarıydı ama suriyede yaşananların belki binde birini bile yaşamadık.
    diyeceğim o ki, bir çoğu belki adapte olamıyor, olmak istemiyor, bu toprakların düzenini umursamıyor. hatta belki de 100 sene sonra gelecek evlatları bile böyle olacak. ama onların durumunu suriye'deki savaştan ayrı değerlendirmemiz mümkün görünmüyor.
  6. çocuk, yaşlı ve kadınları tenzih ederek söylüyorum hepsi zavallı. bizim dedelerimiz bu topraklar için şehit olurken onlar bizi arkamızdan vurdu. şimdi ise yine onlar savaştan kaçıyor ve bizim askerlerimiz onların ülkesinde şehit oluyor. onları alan hükümete de onlara da yazıklar olsun.
  7. güneyde yoksulları, kuzey ve egede zenginleri yaşayanlardır.
  8. hala nasil insafsizca ve vicdansizca yorumlar yapabiliyorsunuz. ulkenin her yeri karismis durumda. yarin bizim basimiza boyle bir sey gelse, siginacak bir ulke bulsak ve o ulkenin insanlari bize bu sekilde baksa bu sefer de yok x'liler soyle kotu boyle kotu dersiniz. isvicrede yasiyor olsan ve bu yorumlari yapsan empati yoksunu diyebilirdim. bu insanlar resmen avrupa ile turkiye arasinda pazarlik konusu oldular. kim ister ulkesinden uzakta ve sokaklarda yasamayi. kac gun dayanilir bu sartlarda yasamaya. 5 yildir kaciyor bu insanlar savastan.
  9. ülkede savaş çıksa kaçacak kişiler belli oluyor böyle böyle. arkadaşım ben diyorum ki, kadın çocuk her neyse gelsinler, amenna. ama 25 yaşındaki 30 yaşındaki adamin burda ne işi var. gidip savunsun neyi istiyorsa. ülkesini seviyorsa, birkaç yil önceki hayatını istiyorsa gitsin onun için uğraşsın, burda ne işi var. adam gelmiş bizim evin yanına dükkan açmış. hergun gülüp eğleniyorlar. buraya kadar sıkıntı yok ama ülken bu haldeyken senin ne işin var bu beğenilmeyen ülkede. sen ne diye avrupaya kaçmak istiyorsun bu ülkeden. git elinden geleni yap, ne yapabilirsen artık. bir de dükkânın önüne yayılmışlar, gelen geçen kızlara laf söz yapıyorlar. sonra dovdun mu suçlu biz oluyoruz. onların ne hakkı var huzurumuzu kaçırmaya. sen neyin humanistliginden bahsediyorsun?
  10. türkiye'de sevilmeme nedenlerini düşündüğümde bir kaç cevap bulduğum topluluk;
    1- türkiye'de yaşayan insanlar için vatan kutsaldır, gerekince uğruna ölünecek olandır. haliyle toprağını, vatanını bırakıp kaçan insan bu ülkede 1- 0 yenik başlıyor. 15 temmuz gecesi tankların önüne yatan insan mültecilere acımaz, onun bakış açısından son derece doğaldır bu durum.
    2- insan vicdanen kendisine yabancılaşıyor suriyelileri sevmiyorum dediğinde ama bir "ama" var malesef, herkesin "ama"sı kendine. biz zaten toplum olarak atatürk'ün bıraktığı yerden bırakın ileri gitmeyi "muhasır medeniyetler seviyesine gelmeyi" geri bile giderken suriyelilerin gelmesiyle bataklığa saplandık.
    3- bu cümle pek insani gelmeyebilir. avrupa ülkeleri, kanada vb mültecilerin okumuş, bilgili, kültürlü olan kısımlarını bilgili olanlarını seçerek yasal yollardan ülkelerine aldılar. türkiye'ye ne kaldı zaten elimizde yeterince yokmuş gibi vasıfsız eleman.
    4- söylentiler ah şu söylentiler. mesela benim duyduğum iş kur dilencilik yapan suriyelilere iş imkanı vermiş. bir iki gün çalıştıktan sonra dilencilik daha kolay gelmiş ve işi bırakmışlar. doğru mu bilmem. başka bir duyduğum her suriyeliye belli bir miktar para veriyormuş devlet suriyelinin yaşadığı evin su, elektrik vs faturasını gösterdiklerinde. sevimli dostlarımız başkalarının yaşadığı evlerin faturalarını üzerlerine alıp 8 9 kişi bir evde yaşıyorlarmış.
    5- bir kaç yıla kalmadan vatandaşlık verilerek oy deposu olmaları. demokrasinin kalbine "yasal" hançer.

    edit: insan insanlığından utanıyor onları istemiyorum derken ama işte o "ama" kendileriyle ilgili oldukça duygu yüklü ve mantıklı bir şiir yazılmış. benedict cumberbatch'in sesinden dinleyebilirsiniz buradan.