1. ülkeden gitmelerini istiyorum nereye gittikleri umrumda değil. benim vergimle kendi insanımız (kendi insanımıza da diyecek çok şey var da neyse o başka bir konu) rahat rahat yaşayamazken hayat şartlarının iyiliğini geçtim yaşaması bile mucizeyken bir de her yerde bunlarla uğraşıyoruz. saçma sapan sebeplerle sınır ötesi operasyon yapıyoruz. sınırdan girerlerken oluşan güvenlik zaafiyeti de bir yana ama

    günümüzde böyle bir olay bizim başımıza gelse burdan atıp tutanların hiçbiri kalıp savaşmaz. ben de savaşmam çünkü neden tek canımı vatan, ülke gibi izafi bir kavram için vereyim. kurtuluş savaşı diyenler o durum farklıydı çünkü insanlar orda ülkeden de öte kendileri için savaştı. babadan dededen kalma ev, toprak, yıllardır yüzyıllardır aynı yerdesin her köşede bir anı büyük büyük deden bile orda doğmuş ve o yılları düşününce ata kavramı daha önemli (bugünkü gibi bayramdan bayrama ailenin zoruyla ya da harçlık için aramıyosun) o aidiyet duygusuyla savaşıldı.

    bugün üniversiteyi kazanıyorsun başka şehirdesin, iş buluyorsun başka yerde, ev desen sürekli göçebe. nereye aitsin annen baban bile ölünce belki memleketine gömülmeyecekken sen nereye ait olduğuna nasıl karar verebileceksin. savaşırken nereyi kurtarmak isteyeceksin gözünün önüne neresi gelecek. sevdiklerini düşünüp keşke ben de onları alıp gitseydim demeyecek misin. o internette gördüğün huzurlu, modern şehirlerde eşini çocuğunu alıp gezmek, orda yaşamak istemeyecek misin. hangi şevkle, motivasyonla savaşacaksın. üstelik kurtarmaya çalıştığın ülkende daha önce insanca muamele görmüş müsün ki savaşacaksın uğruna.

    konudan saptım yine ama kimse suçlamasın o insanları herkesin yapacağını yapıp kaçtılar oradan. tek sıkıntımız avrupaya kabul edilmemiş cahil kesimin ülkemizde kalması, avrupa mülteci almadı değil aldı ama doktor profesör pilot mühendis mimar aldı bize de posası kaldı böyle.
    wtf
  2. kendi anne babalarının bile sevmediği, koruyup kollamak yerine lazım olandan daha çok para kazanmak için tehlikenin içine attığı, burnu akmış üstü başı kirli diye herkesin mikrop gözüyle baktığı çocukların dahil olduğu grup. çocuk sana mendil uzatıyor, gözlerine bakacak kadar bile değer vermiyorsun. ya da için acır diye. içinin acımamasının çaresi görmezden gelmek olabilir mi ya? para verme, yemek ver. oyuncak ver. bi çocuk ne isteyebilirse elinden geldiği kadar onu ver. evinde kek mi var koy saklama kabına iki dilim çantanda dursun. verecek birini mi bulamadın ufala ne biliyim kuş yer kedi köpek yer. birinin karnını doyurur o iki dilimcik kek. nesi zor bunun anlamıyorum ki.
  3. misafirperverliğimizi iliklerine kadar hisseden topluluk.
  4. devlet seyretmeye devam ederse felakete yol açacak insanlar. dünyadaki tüm büyük terör örgütleri mültecilerden ortaya çıkmıştır.

    akış şemasını anlatalım. şavaştan kaçarak bir yere sığınırlar. tek istekleri vardır bir çadır bir lokma ekmek. bizim gibi duygusal toplumdakiler de bunlara acımaya başlar.

    sonrasında yavaş yavaş toplumun arasına karışmaya başlarlar. bazıları topluma ayak uydurur ve işine gücüne bakar. pek çoğu bunu sağlayamaz ve ezildiklerini onlarında insanca yaşama hakları olduğunu düşünmeye başlarlar doğal olarak.

    kaybedecek bir şeyi olmayan insan her zaman tehlikelidir. bireysel olarak suç işlemeye başlarlar. hırsızlık gasp tecavüz taciz gibi. yaptıkları yanlarına kar kalırsa bu sayı hızla artar. sonrasında küçük çeteler oluşur.

    bunların yetiştirdiği nesil ise örgütlenmeye başlayacaktır. bunlar örgütlenip olduğu ülkeye savaş açtıklarında o ülkeye düşman devletler tarafından destek almaları çok kolaydır.

    sonrası temizle temizleyebilirsen. peki devlet ne yapmalı. suç işleyenleri hapse atmak en mantıksızı. çünkü tüm terör örgütlerinin tohumları hapiste atılır. bu suçlu ezik hisseden suça meyilli insanları biraraya toplamak embesillik. direkt sınırdışı edeceksin. işe güce bakanları topluma entegre edeceksin.

    sokaklardakileri ise bir kampa toplayacaksın. bunların yüzünden bizim dilenciler artık doktorlardan az kazanıyor. yaşam kaliteleri düştü adamların.
  5. suriyeli bir mülteci diyor ki:
    bizim ailenin esad yönetimiyle problemi oldu, ailemiz zengindi, esad ailemizin kaynaklarına el koydu biz de adana'ya göçtük. türkiye'ye göç etmeden önce türkiye'de nasıl yaşayacağız, orada nasıl bir yaşam tarzı var, ne yiyeceğiz ne yapacağız diye düşünüyorduk. adana'ya yerleşince suriye'den pek de bir farkı olmadığını gördük. simit desen simit, döner desen döner... insanların giyim tarzı bile aynı, ama tabi bizde kadınlar daha kapalı giyiniyor. siyasal problemler de benziyor: bizde esad yandaşlarını destekliyordu ve karşıtlarını dışlıyordu. esad yandaşıysan, esad yandaşı bir bölgede yaşıyorsan sıkıntı yok, her türlü haktan yararlanıyorsun. ama esad muhalifiysen, muhalif bir bölgede yaşıyorsan yandın. burada da aynı şeyi görüyorum, erdoğan yandaşlarını tutuyor ama muhaliflerine hizmet etmiyor. böyle bir durumda en iyisi erdoğan yandaşı olmak, bakın sizin bölgede milliyetçi parti hakimmiş yani erdoğan'ın partisi değil... bence siz de erdoğan yandaşı olun.
    ama esad'la rte arasında farklar da var tabi mesela esad çok kibar konuşur ne mitingde ne de toplum önünde kimseye laf atmaz ama muhalif kişi ve kurumları icraatta yok eder. erdoğan ise ''lan'' diyor, adam lider ama lan diyor gülüyorum.
    türkiye'yi beğenmiyorum, en iyisi avrupa'ya göç etmek. hem zaten burada da iç savaş çıkma ihtimali var.