• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
Yazar thomas mann
venedik'te ölüm - thomas mann
"20. yüzyılın en büyük alman romancısı thomas mann'ın yazarlık yaşamında, buddenbrooklar, büyülü dağ ve doktor faustus gibi büyük romanların yanı sıra venedik'te ölüm'ün de benzersiz bir yeri vardır. 1929'da nobel edebiyat ödü­lü'ne değer görülen mann, i. dünya savaşı'nın hemen öncesinde yayınlanan venedik'te ölüm adlı bu uzun öyküsünde, 'sanatçının trajik çıkmazı'nı işler: yorucu bir çalışmanın ardından gerilimlerinden kurtulmak için venedik'e giden ünlü yazar aschenbach, genç polonyalı tadzio'nun olağanüstü güzelliği karşısında büyülenir. salgın hastalık kenti sarınca da, tutkularına yenilerek ölüm isteğine teslim olur. aşk ve ölüm simgeleri, mann'ın yazarlık yaşamında bir dönemi kapayan bu yapıtın derin duyarlılığının temel öğelerini oluşturur. güzellik, belki de sanat, yaşamı yok edici bir işlev yüklenir." (idefix)


  1. kesinlikle behçet necatigil çevirisinin okunması gereken kitap.
  2. dünyaca ünlü bir yazarın - inanılmaz saygı duyulan , görüldüğü pek çok yerde tanınan , unvan ile onurulandırılmış - tatil için venedik'e gitmesiyle başından geçen olaylar dizisi.

    venedik tatili sırasında rastladığı , yazarın tanımına göre tanrısal bir güzelliğe sahip 13-14 yaşlarında ki bir erkek çocuğa aşık oluyor. aşık oluyor dediysem gerçekten aşık oluyor adam. onunla bir ömür geçirmek , onunla yaşamak gibi bir derdi yok. olabildiğince onu izliyor , takip ediyor. girdikleri diyalog bir ya da iki kelime. dış görünüşüne öyle bir vuruluyor ki sayfalarca destan yazıyor çocuk hakkında. en büyük hayali koleranın venedik'te ki herkesi öldürüp ikisinin kalması.

    bu süreç esnasında uzun betimlemelere ve anlatımlara rastlıyoruz. esasında kitap boyunca bu durum hakim. yazarın karakterine , düşüncelerine detaylı bir şekilde iniyoruz. bu iniş esnasında antik mitoloji ve nietzsche'nin apollon ve dionyos'una pek çok gönderme görüyoruz. aslında gönderme değil , direk aşık olduğu çocuk ile kendi içinde konuşurken ondan dionyos olarak bahsediyor.

    yazarın hissettiği duygular karşısında ki teslimiyeti , ahlak anlayışını yok sayması , yaşlılığı karşısında ki öfkesi , ömrü boyunca görev yerine getirir gibi yaşamış olması. yaşadığı aşk kendisinde zavallı bir diriliş yaratıyor gibi geldi bana. geç kalmışlık sanki.

    belli bir felsefe alt yapısına sahip olursanız okumanız tatlanır. neredeyse ders olarak gördüğümüz bu düşüncelerin ve akımların bir karakterin hislerinde can bulması ve bu kadar güzel işlenmiş olması kitabın okunur olmasını oldukça arttırmış.
  3. göründüğünden daha bir ağır mann kitabı.