1. tim urban kişisinin yazdığı wait but why blogunun büyük fanlarındanım. blogda insanın ufkunu üç beş katına çıkaran her daldan bir sürü konunun ele alınması yetmezmiş gibi, bütün bunlar sık sık kahkaha attıran bir dilde anlatılıyor.

    mevzubahis blog sayesinde ufkum bir hayli genişleyince, bir best of yapıp sizlere armağan etmek isedim. (arkadaşlarıma önerip okumadıklarında arama mesafe koyduğum için arkadaşım kalmadı (yazılar biraz uzun) siz zaten hiç benim olmadığınız için okunmazsa çok hüsran yaşamam diye düşündüm^:swh^)

    why generation y yuppies are unhappy
    wait but why ile ilk tanıştığım, "oha lan benim bu" nidaları arasında okuduğum yazı. günümüz y kuşağının neden bu kadar mutsuz olduğunu, en basit haliyle "mutluluk = gerçekleşen - beklenti" formülüyle açıklıyor. bir çok y kuşağı bireyi "gökkuşağı kusan unicorn" olduğuna inandırılarak büyüdüğü için gerçek hayat suratlarına çarpınca neye uğradığını şaşırıyor. mutlu olmak için ne yapmak lazım, bu aldanmadan nasıl çıkarım diye düşünenlerin okuması gereken bir yazı.

    what makes you you?
    "seni sen yapan ne?" sorusunun ışınlanmayla bağlandığı fantastik yazı. saçını kestiğinde sen olmaktan çıkıyor musun? hayır tabi. peki kolun kesilirse? yine hayır. peki tek tek organlarını başka bir insanla değiştirmeye başlasak? hangi noktada sen olmaktan çıkarsın? beynin aktarılınca mı? o zaman beynini bir bilgisayara aktarabilsek o bilgisayar sen olmuş olur musun? peki ışınlanma icat edilebilirse, londra'daki tüm hücrelerin yok edilerek new york'ta tekrar yaratıldığında new york'ta aletten inen gerçekten sen mi oluyorsun? bir hata sonucu londra'daki alet hücrelerini zamanında yok edemeden new york'taki alet sorunsuz çalışarak bir kopyanı yaratırsa, kopyalardan hangisi sen olursun? londradaki sen ölmeyi kabul eder mi? düşündükçe kafaları yemelik.

    the ai revolution: the road to superintelligence our immortality or extinction?
    kafaları yemelik bir başka yazı. yapay zeka teknolojisinin gümbür gümbür geldiğini anlatıyor. bu alanın önde gelen bilim adamlarının önemli bir kısmı 2040 yılına kadar süper zekaya ulaşacağımızı tahmin ediyor. yazının ilk kısmı çok yakın gelecekte süper zekaya ulaşmamızın nasıl bu kadar olası olabileceğini anlatıyor, ikinci kısmıysa süper zekaya ulaştığımızda bu buluşumuzun bizim kurtuluşumuz mu (ölümsüzlük) yoksa sonumuz mu (insan neslinin tükenmesi) olacağıyla ilgili.

    the fermi paradox
    uzayda gerçekten yalnız mıyız? basit bir hesaplamayla, dünya üzerindeki her kum taneciği başına uzayda 100 tane dünya-benzeri gezegen var. dolayısıyla istatistiksel olarak evrende yalnız olmamız çok mümkün gözükmüyor. yazı "peki herkes nerede?" sorusuna dair teorileri anlatıyor. okudukça katiyen yalnız olmadığımıza kanaat getiriyoruz.

    bonus: the bunny manifesto
    tavşanların hepimizi kandıran ve kimlik bunalımındaki garip yaratıklar olmasıyla ilgili ^:swh^

    özetle tanım: wait but why isimli blogun kesinlikle içinde olduğu şeyler. okuyunuz.

mesaj gönder