1. insanla bu kadar içli dışlı olup insana bu kadar tahammülsüz olanların sayısı bu kadar fazla olan b başka meslek grubu var mı, bilmiyorum.

    bazen öyle durumlar oluyor ki, kimin haklı kimin haksız olduğunu anlayamıyorsunuz. bunun temel sebebini kültür çatışması olarak görüyorum ben. mesela; almanya'da 14.00'da doktorla olan randevunuza 14.02'de gittiniz diyelim. doktor sizi içeri almaz, katiyen. bir kez daha randevu alıp öyle gelin, der. bunu almanya'da yapınca "bak ne güzel adamların sistemi tık tık işliyor" diyoruz. türkiye'de olunca da "ne vicdansız egolu insanlar, ne olmuş 2 dakika geçse" diyoruz. kültür meselesi. hekim ile halk kültür bakımından farklı olunca böyle şeyler oluyor. ben olsam almaz mıyım 2 dakika geciken adamı peki? duruma göre. almanya'da olsam almam. türkiye'de olsa alırım (gerçi türkiye'de muayene süresi ortalama 2 dakika...). insanın su gibi olması gerekli. bilhassa doktorun da. doktor almanya'nın kültürünü türkiye'de işletmeye çalışınca da olaylar karışıyor.

    doktor, halkın kendi istediği gibi olmasını isteyemez, istememeli. şartlara ayak olabildiği kadar ayak uydurmalı. halk eğitimsiz olabilir, hastanede nasıl davranılır bilmeyebilir. doktorun odasında bulunmanın mahremiyeti ihlal edebilecek bir hareket olup olmadığını idrak edemeyebilir. ne yapalım peki kepenkleri kapatıp gidelim mi... her şey yavaş yavaş olacak. şahsen ben olsam durumu kibar dille ifade ederdim öncelikle. olmuyorsa da güvenliği çağırırdım.

    halk da doktordan kendi olmasını istediği gibi olmasını istememeli, isteyemez. o da şartlar neticesinde kendini esnetebilmeli. bu konuda bir araştırma yapmıştım. insanların sağlık hizmetini ne kadar doğru kullandığıyla alakalı. hala daha acil servisi sigortasız insanlar için poliklinik olarak gören insanlar var mesela. içeride vücudunun 3/4'ü yanık halde yatan biri olduğu halde "hizmet almak için bizim de mi çocuğumuzun ölmesi lazım" küstahlığında bulunan insanlar var mesela. "bu a**k*** hastanesinde başka doktor yok mu a****" diyen kişiler de var tabi. gözlerimle gördüklerimi aktarıyorum.

    "ben hayat kurtarıyorum" kafasında olan öğrenciye de hekime de -tabiri caizse- kıl oluyorum. o senin işin... ne birisi 10 yıl okudu diye peygambere duyulan saygıyı hakediyor, ne de öteki onun maaşını vergileriyle ödüyor diye ona köle muamelesi yapma hakkı elde ediyor. bu işin bir ortası yok mu? neden insana sırf insan diye saygı gösteren bir toplum olamıyoruz?

    bariz hata yapan insanı körü körüne de savunamam. burada kesin bir saygısızlık var. bir sorun varsa tüm toplumda var. genellemek ise hatalı. bunları gördükçe çok utanıyorum, hiçbir şey yazasım gelmiyor. ne olacak bilmiyorum bu işin sonu...

    tl;dr: herkesin insanlıktan nasibini alması ve ortama ayak uydurma yeteneğinin gelişmesi dileğiyle...

mesaj gönder