1. vodafone arena'daki ilk derbi. nefes kesen bir maç oldu ve 2-2 beşiktaş'ın üstünlüğüyle bitti. evet bence üstündü yani :)

    şaka bir yana, geçen sezonki 3 maçı teknik sebeplerden ötürü kaçıran bir beşiktaş aşığı olarak bu yıl da ilk defa mabedimizde maç izleme keyfini yaşadım. üşenmedim taa memleketimden, tatilimi bırakıp geldim buralara. geldiğime de değdi. maçın sonucuyla alakası yok bunun.. staddaki o ambians, desibel rekorlarını altüst edecek o akustik, oyunu yavaşlatan muslera'yı, hakan balta'yı ıslıklarken çıkan sesten başımın ağrıması ve kulaklarımı kapatışım... çok güzeldi yaa. yenilsek de güzeldi, yensek de... taraftarımız daha oturacak, herkes yerini öğrenecek, tribünler anlaşmaya başlayacak, biletler de ucuzlayacak. ve biz inönü atmosferini, hatta daha güzelini yakalayacağız inşallah.

    neyse böylesine fularlı bir ortamda daha fazla tribüncü romantizmine kapılmayıp maçın teknik analizine geçeyim :)

    ilk yarı gs pek akıllı bir oyun oynadı. yan toptan ve defans hatasıyla -biri muhteşem- 2 gol buldu ve hızlı paslarla beşiktaş'ı sindirdi. bruma'yı ben tribünden koşsam indirebilirdim, ama atiba, inler ve tosic bile sadece izlemekle yetindi.

    ikinci yarıysa beşiktaş talisca ve aboubakar'la yırtıcı ve aynı zamanda teknik oyununa döndü. maç 2-2'ye gelince tribünler yıkıldı, ortalık bayram yerine döndü. 3. golü beklerken kalemizde yüzde yüzlük pozisyonu josue atamadı, sonrasında ise q7 bommmboş pozisyonda kaçırdı.

    ahlar vahlar içinde maç bittiğinde ben boğazımda yanık bir ağrı, kursağımda yarım bir heves ve hafızamda müthiş anılarla kadıköy vapurunun yolunu tuttum.

    vapurun kenarında oturmuş halde, boğazın o soğuk rüzgarları usul usul beni hasta ederken, yanımdaki gençlere "quaresma o golü atsaydıııı..." diyordum ve bir sonraki maçta kazanacağımız düşüncesiyle geceyi tatlı bir umutla kapatıyordum..

    evet, inanıyorum, bu stadda bizi yenecek takım yok...

mesaj gönder