-
uyurdum, dokunduğum camlar kırılırdı
derinliğinde uykumun. nil, gözlerimden
geçsin diye güne kirpiklerim kırılırdı.
oysa saklambaç oynayan bir çocuktu
büyüttüğüm; babasının dudaklarına
sıkışmış ve unutulmuş...
sobelendim, saklandığım saydam düşlerin
ardında. sunacak başka şeyim yoktu,
bir çocuğun bayram sabahındaki
beklentisini sundum yaşama ve tedirginliğini
oğlu savaşta bir annenin. uzak ezgisini
dinleyerek bırakıp gitmelerin.
nil güne akarken şubat gibi biriktim;
dört yıl topladığı acısını yirmi dokuzuncu
adımında gösteren. ve çıktım yaşama
onun sakladıklarını sunarak saklandığım
yerden. sonra kendime dönüp dinledim
yeniden acılarımı ve sordum:
yaşamın neresine saklanmalı ozan,
ya da nasıl saklamalı yaşamı?