1. birisi en yoğun duygular taşıdığım, aşık olduğum kadının konusunu açtı. biliyorum böyle birisi olmuş dedi. ortam samimiydi basiretim bağlandı, yalanlamadım doğruladım.

    ama öldü diyemedim. ve yine ama o içine doğmuş gibi öldü mü dedi. çabuk toparladım. bilmiyorum dedim. hakkında konuşmak, o anda duygusallaşmak, güçsüzleşmek istemedim. ısrarla kim olduğunu sorgulayınca başımdan savmak için başkasından bahsettim, başkasının adını verdim. senin kalbinde ve aklında öldüğü belli ben onu kastetmiştim zaten dedi.

    saklamamıştı. yakında öleceğini biliyordum. gıyabında tanıyan arkadaşlarım sakın üzme, vadesi kısa, kalan ömrünü mutlu mesut geçirsin diye uyarırlardı.

    ben zaten özel bir dikkatle hareket ediyordum ama sonuçta kadın. paranoyalara kapılıp dururdu. gülerek sorgular, anlatırdı onları.

    dayanamayıp tersleyip, fırça atınca, fırça at bana ben böyle sapıtınca. elimde değil, ben bu tip şeyler kuruyorum derdi.

    bu gün 5. ölüm yıldönümü. haline, durumuna ağladığım kadınlar oldu ama onun için ağladığım tek kadındı.inanmıyordu ama 3 kuluvallah bir elham okudum.

    homofobik olmadığımı biliyorum. gay, trans, dönme, biseksüel, lezbiyen arkadaşlarım oldu. diğer arkadaşlarımdan farklı bir gözle hiç bakmadım. ama biseksüel kadınlar hariç yürüdükleri, ilgi gösterdikleri zaman eskisi kadar olmasa da hafif bir gerilme hatta tiksinme oluyor.

    lezbiyenlere ben kendim diyorum. mekanik ihtiyaçlarınız için beni de alın aranıza diye.

    sohbetin başında ki o dominant tavırlarını, hızlı konuşma temposunu bırakıp kuzu gibi olan bu konuşmayı yaptığımız trans kadının bakışları, vücut dili değişmeye, uzun uzun ekonomik gücünü, başarılarını, ilişki yaşadığı erkeklere bağlılığını, sadakatini yalnız olduğunu ekleyerek anlatmaya başlayınca yine rahatsız oldum.

mesaj gönder