• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
Yazar jose marti
yalnızlık avutmaz - jose marti
küba bağımsızlık mücadelesinin ozanı jose marti'nin ilk ve tek romanı yalnızlık avutmaz'da iliklerine kadar hayata saplanmış, kendi dünyalarının anaforunda dönenip duran üç arkadaşın kimi zaman trajik, kimi zaman trajikomik yaşamları anlatılıyor. şiirsel bir anlatımın yoğun olduğu romanda marti, kendi yazın dilinin sınır uçlarına seyahate çağırıyor okurlarını.
  1. hakkında hemen hemen hiçbir bilgi, herhangi bir eleştiri bulamadığım, küba'daki devrimin düşünsel yaratıcısı olarak da bilinen özgürlükçü jose marti'nin yedi günde yazmış olduğu ilk ve tek romanıdır.

    şiirleriyle ünlü olan bu yazarın, kitap yazma işini boş zaman olarak nitelendirmesi ve yedi günde 135 sayfalık bir kitap yazması kendi açımdan hayret vericidir.

    yapıtlarında bütün despot yönetim düzenlerini ve insan haklarına karşı uygulamaları kınamasıyla bilinen bu devrimci yazarın, ilk ve tek romanında hiç böyle girişimlerde bulunmayıp pembe dizi niteliğinde bir kitap ortaya çıkarmasını da ilginç bulduğumu belirtmek isterim.

    !---- spoiler ----!

    3 bölümden oluşan hikayesi kısaca, lucia'nın kuzeni juan jerez ile yaşadığı sınırlarını bilemediği, ona çoğu zaman kıskançlık krizleri geçirten aşktır. görenleri hayrete düşürecek denli güzel olan sol del valle de bu kıskançlığın merkezini oluşturuyor. juan ise, jose'nin yaratmış olduğu iyi huylu, alçak gönüllü, özgürlük destekçisi, çevresi tarafından saygı görülen lakin kendini seven herkese karşı bir sevgi besleyebilen bir adamdır. yani belki juan'da ve sol'un babası bay manuel'in anlatıldığı kısımda jose'nin devrimci kişiliğinden izlere rastlanabilir. ayrıca sayfa 94'te (zeplin yayınları) halkların haksızlıklara karşı yürüyüşe geçmelerinden, kol kola girmelerinden söz eder.

    !---- spoiler ----!

    kitapta hikaye anlatılırken aralarda genel çıkarımlar vardır. bunları zaten çok bariz bir şekilde, okurken görebiliyoruz. ama benim için en ilginç olanları;

    "insan alnı, yüzüne aydınlık veren kısmıdır; alnı bu şekilde kapatan saç modelleri kadınlara bile yakışmıyordu. doğal dalgalar alnı hafifçe gölgeleyebilirdi, tamam. ama alın, aşıkların baktıklarında birbirinin içini gördüğü ayna, en saf sözlerin dudaklarla mühürlendiği mermer tabla, tutkularının yaşattığı acıdan kaçmak için ellerin sıklıkla sığındığı bir yuvaydı; onu tamamen örtmek doğru değildi. insan acı çekerken dudaklarında değil alnında bir öpücük hissetmek ister."

    "günah işlemenin aşırıya kaçmadıkça onu çekici kılan ve insanı özgür hissettiren bir yanı vardır. dünyada dişlerini gösterip de ısırmayan çok az canlı vardır. bunlar muhtemelen dişlerini sadece göstermenin onları kullanmaktan daha keyifli olduğunun farkına varmışlardır. o halde dişler - hele bir de çok güzelse- neye yarar beyazlatmak ve ağza giren lokmaları çiğnemekten başka ?"

    "erkekler için çekici olan genellikle yüce, ahlaklı ya da güzel bir varlık değil iştah açıcı bir elmadır. kadınlar erkeklerin aklından ve kalbinden geçenleri bilselerdi onları kesinlikle daha az severlerdi."

    "ormanda nerede daha çok ot varsa evini oraya taşımak üzere keşfe çıkan zavallı hayvanları, içinde karısıyla çocuklarının beklediği yuvasının hemen önünde öldürmenin anlamsız olduğunu düşünen hassas insanlar bu dünyada varlığını sürdürüyordu."

mesaj gönder