• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.11)
don kişot - miguel de cervantes saavedra
dulcinea del tobosso'ya olan aşkını kanıtlamak için atı rocinante ve hizmetkârı sancho panço ile yel değirmenlerine karşı savaşan, olmadık serüvenlere atılan don kişot'un akıl almaz kahramanlıkları sizi bambaşka bir dünyaya sürükleyecek. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. "olduğu kadar olmadığı kader" mottosunu yedirebileceğimiz harika bir kitap. bugün oturup okusak yeniden güncel tespitler yapabiliriz. çünkü her şey insana dair kitapta, hayal kuranlar, hayali düşmanlarla savaşanlar, hayali şöhretler, hayali güçler insanlık tarihinde hep vardı.

    don kişot tencere kapağının bir kalkan olduğuna kendini inandırdıktan sonra, oklavanın bir kılıç olduğuna inandırdıktan sonra ne önemi var ki onların gerçek olup olmadığının. ben şovalyeyim diye yola düştüğünde ancak birilerinin hayatına dokunup zarar verdiğinde tepki görür, kimseye zarar vermezse şovalye olarak yaşar gider bile kimse ses etmez. kim olacağımıza kendimiz karar veremediğimiz için bunu yapmaya çalışan deliler gözümüze hoş bile görünebilir. bir köylü kızı düşes olur, han şato olur, hancı dük olur. nasıl bakarsak öyle görürürüz, gerçekten de çok bir şey değişmez.

    ha gelelim yel değirmeni mevzusuna. genelde sosyalistler bu şekilde itham edilir. "yel değirmenleriyle savaşıyorsunuz" halbuki hiçbir iktidar yel değirmenleri kadar güçlü de değildir, masum da değildir. teşbihte hata var, ona daha çok köleler isyan ediyor denmeli.

    "don kişotluk yapmak" diye bir tabir var mesela, boşuna savaşmak hiç uğruna savaşmak olarak algılanıyor. don kişot gibi yenilmesi, savaşmaması ve köyüne dönmesi umut ediliyor. ne yapabilirsin ki? sen şovalye değilsin, yel değirmenleriyle de baş edemezsin hem de yel değirmenlerinin ne suçu var ki? bir nevi acizliğin ve korkunun mizahi bir dille dışa vurumu.
    abi

mesaj gönder