1. tarih ve şehir/yer yazmayı severim, daha sonra anısı kalır hem. bazen eski kitapları açıp baktıkça o gün neler yaşadığımı da hatırlıyorum mesela.
  2. isim tarih ve aldığım şehri yazdığım gibi altına bir de paraf atıyordum. şimdi ex libris im var. ama yine de bu alışkanlığımdan vazgeçemedim
  3. kitapların sayfasını asla katlamayan, kapağını kırmayan, yıpranmamaları elinden gelen özeni gösteren bende yapıyorum bunu. ilk defa bir arkadaşımın annesinin kitabında görmüştüm bu isim tarih yazma işini. o günden beri okuduğum kitapların ilk ya da ikinci sayfasının sağ üst köşesine ismimi yazarım, bir satır altına ise tarihi not düşerim. bunu neden yapıyorum bilmiyorum. bir iz bırakma telaşı belki.
    gulce
  4. elinde bulunan kitapları okumak isteyene verip sonra defalarca istemesine rağmen çeşitli bahanelerle geri alamayınca sırf kitabı elinde bulunduranın gözüne batması için bile yapmaya başladığım eylem.
  5. el yazım o kadar kötü ki kitabı kirletmemek için yapmıyorum. kaşe yaptırmayı bile düşünüyorum bu yüzden. bu kitap tatlısubalinası'na aittir. alıp iade etmeyenin allah belasını versin. şeklinde olabilir.
  6. okumayı öğrendiğimden beri yapıyorum bunu. hiç de atlamam.
    bu sene sevdiceğimle kütüphanelerimizi birleştirince bu kadarı yetmedi bir de kitap damgası yaptırdım "xx ve xy'nin kütüphanesi" diye. bir de küçük prens çizimi var üstünde, bir tatlı ki sorma.

    aman dokunulmasın, temiz kalsın diye düşünenleri de anlıyorum, bir kutsiyet yüklemek belki;
    ama ben yaşanmışlık katma taraftarıyım. isim de yazarım cümlelerin altını da çizerim, yetmez notlar alırım.
    çocuklara güzel hatıralar bırakırım belki belli mi olur.
  7. bir arşivde kaybolduğunuzu düşünün. içeride tıka basa kitap var. hangisi sizi daha fazla heyecanlandırırdı? yazılı olanlar mı, olmayanlar mı? bir iz bırakmış olanlar, daha fazla merak uyandırmaz mıydı? açıkçası cahilliğim neticesinde ya da kullanmayı bilmediğimden ötürü, kitaplara yazı yazmak gibi bir durumum yok, tarih atmak dışında. ama not da alınsa, altı da çizilmiş olsa bu kitaba zarar vermek olamaz...

    çok alakasız bir teşbih yapmak istiyorum burada, hoş teşbihte hata olmazmış, sevdiğimiz şeyleri dokunup sevmekten çoook uzağız. sanıyoruz ki, bakmak yeter, sözler yeter.. dokunarak sevmek, iyileştirmektir, asıl içselleştirmedir. olumlu duyguların en güzel şekilde transfer edilmesidir. kitaba dokunmak nasıl olur derseniz de, bence tam da böyle olur; karalamadan ama düşüncelerin aktarılması, dahası yazıyla.
  8. benim bazı kitaplarımda askerdeki bölük komutanımın ismi ve imzası var. kontrol edip onaylamıştı.
    sonradan bakınca ilginç geliyor.
  9. başka birinin ismini soyismini not aldığım oldu. yıllar sonra kitabı açıp o isme denk gelmemin hoş olacağını düşündüğümden.
    bir de ilk sayfasına o ismi yazdığım kitabı birine ödünç veririm de geri almayı unuturum diye ödüm kopuyor
  10. ex libris gibi bir sanat varken kitaba isim yazmak bana pek de şık gelmiyor açıkçası. okuyup bitirdiğim günün tarihini de ilk sayfaya yazarım. kitabın kenarlarına not almayı sevmem ama sevdiğim kısımların altını mutlaka kurşun kalemle çizerim. arada bir kitaplığımın önünde dikilip rastgele bir kitap seçip altını çizdiğim yerleri ayaküstü okumaktan da acayip keyif alırım.

    (bkz: ex libris)

    (bkz: kitap alıntıları)