-
bir erkeğin bile taciz edilebildiği, binmeden önce binenlere cüzdanı göt cebi yerine iç cepte taşıma tavsiyesi verdiğim, dünyanın en gereksiz toplu taşıma aracı. -
14 milyon nüfusa, yok denecek bir şehir planlaması ve altyapıya, ağır bir ulaşım ve trafik sorununa sahip sözümona dünya metropolü bir şehrin gecekondu tipi^: derme çatma^ ^:günü kurtarmaya dönük^ ^:mecburiyetten^ ulaşım aracı.
yalnız şunu da görmek gerekiyor ki; ölümlü kazalarına, sürekli arızalarına, balık istifi tepilmiş yolcularına rağmen dar gelirli istanbulluların büyük bölümü bu vasıtadan memnundur çünkü yurdum insanı, iyimser olursak aza kanaat etmeyi öğrenmiş veya buna şartlanmıştır (bkz: hiç yoktan iyidir) . yaygın ve gelişmiş bir metro ağı... diyecektim de bu şehrin metroları bile bir garip. evet şehirde bir metro sistemi yok, birbirlerine yüzlerce metre yürüyerek aktarma yapılabilen çok sayıda metrocuk var ve bu normal geliyor hepimize ^:swh^ -
her sabah ve akşam, 3 dakikada bir nasıl aynı sebep yüzünden farklı insanlar kavga edebiliyor anlamış değilim. o çabucak dolan boş metrobüse arkalardan binmeye çalışan ve önde yeni metrobüs bekleyen insanlar arasındaki kavgadan bahsediyorum evet. her zaman da "binmiyceksen çekilsene" lafıyla start verilir. -
istanbulda 4 yıl yaşadım. o da lisedeyken. o zamanlar metrobüs yoktu. her yer yeşillik idii çayır idii çimen idii^:swh^ yok lan betondu o zamanda. 2012 nisan ayında 1 kez kullandım. aman tanrım didim. mahşeri bir insan kalabalığı, üstüste binenler mi dersin. birbirini ezen mi dersin. asıl olay şu biner binmez boş koltuk buldum oturdum. 4 kişi binmiştik arkadaşlar hep kullananlar. adamlar ayakta alkışladı beni yer buldum diye. ha desen ki bir daha gitsen yer bulabilir misin? şaibeli. -
mevcut belediyenin en büyük icraatlarından biridir. ulaşım ağı son yıllarda epey gelişti. gerçi aşırı kalabalıktan yakınıyoruz ama eskiden böyle bir ulaşım seçeneği dahi yoktu. -
her gün farklı müzik tarzlarından oluşan konserlerin gerçekleştirildiği mekandır. müzik kültürünüz gelişebilir eğer ki kulaklarınız iyi duyuyorsa. eğer bir konsere denk gelmediyseniz kesin iki kişinin yaptığı dedikoduları dinleyebilirsiniz. ya da dinlemeyin mideniz bulanabilir. bunlar sabahın köründe metrobüste karşılaşan ve birbirini hiç sevmeyen plaza çalışanlarıdır muhtemelen. -
ankara'da ayakta kalmamak için otobüse bineceğim duraktan bir-iki durak yukarısına yürüyen, 'pufff çok sıra var' diye söylenerek kızılay'da maksimum 15 dk dolmuş bekleyen benle feci dalga geçen istanbul toplu taşıma aracı
yeni bir fobi geliştirdim üstelik kendisine yönelik
mesai giriş-çıkış saatlerinde yalnız kullanırsam bayılma korkusuyla tansiyonum düşüyor
malum saatler hariç kendimi sakinleştirerek kullanmaya çalışıyorum
bir keresinde beylikdüzü nden taksim e gidene kadar iki kere bayıldığımı hiç unutmayacağım
kız kardeşi için bkz. tramvay -
garip kokuları bir araya getirip bize sunan, toplu taşıma aracı. yaz kış farkı olmaksızın, dünyanın var olabilecek bütün kokularına istanbul'da ulaşabilirsiniz. son günlerde ağız kokusu festivali tadında bir koku yayılıyor kendisinden.
insanın ağzı kokar anlayabilirim bunu. dişini fırçalamak istemez bunu da anlayabilirim. belki sevmiyordur, belki umurunda değildir, belki orucu bozduğunu düşünüyordur. bunların hepsi olabilir. fakat, bir insanın suratına, hatta direk olarak burnuna, ağız açık bir şekilde 3 cm mesafeden nefes vermek, ya bunu umursamamak ya da bundan zevk almak ile bağdaşabilir. -
sefer sayılarının ciddi oranda azaltılmış olması dikkatimizden kaçmıyor. -
2 katı sefer koysalar gene de tıklım tıklım dolacak olmasına rağmen hizmet değil para kazanma hırsıyla insaları böcek gibi sıkıştırdıkları ulaşım sistemi,
saat farketmeksizin sıkış sıkış gitmemek neredeyse mümkün değil resmen, insan kendini o kadar değersiz hissediyor ki 4 kişilik falan bir grupsa ve gidilecek yer de 20kmden fazla değilse böcek gibi ezileceğimize 5 lira fazla verip taksiyle gidelim deniliyor, çünkü bu merete ne zaman binsem kendime olan saygım azalıyor öyle bir ruh haline sokuyor insanı.