• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
nelyubov - andrey zvyagintsev
birbirlerine karşı nefretle dolu bir kadınla bir erkek ve arka odada, korku içinde gözyaşlarına boğulmuş çocukları... sevgisiz, bu çocuğun ansızın ortadan kaybolması üzerine onu aramaya başlayan, boşanma arifesindeki bir karı-kocanın bezginlik ve pişmanlıkla yaralı çabalarının hikâyesini anlatıyor. günümüz rus sinemasının büyük ustası andrey zvyagintsev, şiddetle, kavgayla ve sevgisizlikle yoğrulmuş, hayalleri kırılınca ağlamayı bile unutmuş bir toplumun portresini post-modern bilgi çağı filtresinden çiziyor. yozlaşmış, çürümüş, hayati değere sahip kurumları ardı ardına işlevsiz hale gelmiş rus toplumu, yönetmenin otopsi masasında. sevgisiz, rusya’nın oscar adayı seçildi.


  1. andrey zvyagintsev 'den dört dörtlük bir film daha. yönetmenin tarzını, yarattığı son derece gerçekçi atmosferi sevenlerin bu filmi de çok iyi bulacakları kesin. film, ailesinin sevgisizliğinden nasibini almış, ebeveynlerine yük olduğunu bilen bir çocuğun evden kaçışı ve devamında gelişen olayları konu alırken, yönetmen diğer filmlerinde olduğu gibi burada da izleyiciyi çekirdek ailenin dramından alıp panoramaya bakmaya, hatta filmi belli bir sona hapsetmeyerek sevgisizliğin "o" çocukta ya da "o" ailede değil, toplumun tüm katmanlarında nasıl vücut bulduğunu görmeye davet ediyor.

    ellerimizden düşmeyen cep telefonlarımız, selfielerimiz ve sunum çılgınlıklarımızla dolu "sosyal" hayatlarımızın, araç olmaktan amaca dönen iş yeri performanslarımızın, yani toplu halde yakalandığımız post modern hastalığımızın teşhisini koyan filmlerden. tedavisinde ise gelenekselciliğe yaslanmıyor. çünkü bu hastalık kentli olmakla, metropol yaşamı ile ya da geçmişten kopmakla açıklanabilecek, ezberden reçetesi olan bir hastalık değil. yönetmenin bir röportajında söylediği gibi "...bu durum sanılanın aksine geçmişte yaşadıklarımızı günümüz gerçekliğine taşıyamamamızdan doğmuyor. her şey insanın özünde çok egoist ve benmerkezci olmasından kaynaklanıyor. hepimiz hunharca mutlu olmak istiyoruz ama gelecek mefhumu içinde mutluluğu barındırmıyor. insanlar şu an kendi alanlarında, kendi aileleri içerisinde bunu reddederek yaşıyor. ben bunu bize, yani kendi ülkeme ait bir problem olarak görmüyorum. bu gerçekliği dünyanın her tarafına uyarlayabilir, her insan için söyleyebiliriz." ^:arka pencere mecmua, ocak 2018^
    mesut