• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.94)
yozgat blues - mahmut fazıl coşkun
58 yaşındaki yavuz, 70'lerin şarkılarını bir alışveriş merkezinin zemin katında bulunan mekanda dinleyicilerine sunmaktadır. kariyerinin çöküşünü yaşayan yavuz ayrıca belediyenin düzenlediği müzik kursunda müzik dersleri de vermektedir. bu kursta 30 yaşındaki neşe ile samimiyetini arttırır. neşe'nin maddi durumu da, yavuz gibi iyi değildir ve marketlerde sucuk stantlarında tanıtım işi ile meşguldür. yavuz, alışveriş merkezinde para kazanmak için daha fazla çalışmak istediğini müdüre söyler. ancak müdür bu isteği kabul etmez. bu esnada yavuz, yozgat ilinde bir gazinoda bir bayan ve erkek ses sanatçısı arandığını öğrenir. birlikte gitmeyi teklif ettiği kişi ise neşe'dir. neşe kendi durumunun da zayıf olması nedeniyle bu teklif kabul eder. birlikte yozgat'taki bu gazinoya gider ve işe başlarlar. fakat işler umdukları gibi gitmez. bu esnada yavuz ve neşe, yozgat'ta sabri adında 30 yaşında bir berber ile tanışırlar. sabri'nin bugüne kadar görüştüğü kızlar ile arası hiç iyi olmamıştır. ancak neşe ile tanıştıktan sonra aralarında duygusal bir yakınlaşma başlar. film neşe'nin son zamanlarda yaşantısına giren iki erkekten hangisini seçeceği konusu ile devam eder.


  1. ercan kesal'in oyunculugunu seviyorum. bu filmde mukemmeldi diyemem ama bir zamanlar anadolu'da filmindeki muhtesem oyunculugunun uzerine cikamayacak sanirim.

    bu film ise guzel vakit gecirmemi sagladi. durmadan tekrar eden sarkinin rahtsizlik verdigini dusunmustum izlerken ama sonra baktim kendi kendime mirildaniyorum. filmden kucuk bir detay; (bkz: kafkas usulu cay) . kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. ercan kesal tarifini cok guzel veriyor ama diger ablamiz pek ciddiye almiyor. cok sey kacirdiginin farkinda degil.
  2. daha once film ile ilgili birseyler karalamistim ama (bkz: nadir sarıbacak) 'tan bahsetmeyi unutmusum. ufak bir rolu var filmde ama o kadar guzel canlandirmis ki karakteri donup tekrar izleme hissi uyandiriyor. anadolu kasabalarinda belediyelerin kurslarinda boy gosteren, her sanat dalindan anladigini sanan elitist genclerden birini canlandiriyor hatta yasiyor o rolu. radyo yayini yapar bu genc, siir okur, sinema elestirir, baglantilari vardir, kurs verir/alir vs yani herseyden biraz biraz bilen ama aslinda hicbirinde dikis tutturamayan birisidir. dogru sandigi ama aslinda yanlis olan anektotlar verir. anadolu'da bu gencler cok fazladir hic denk geldiniz mi bilmiyorum ama ogretmenligim sirasinda bu genclerden birkaci ile tanistim. o yuzden nadir saribacak'i izlerken gercekten tanistigim o gencleri gordum ekranda.

    (bkz: tansu biçer) icinde bir iki kelam yazmak gerek. kendisine haksizlik yapmak istemem. filmde cok konusmuyor ama mimikleri ve durusu ile oynadigi karakteri cok iyi yansitiyor.