1. 9 ağustos'taki putin - erdoğan görüşmesinden ötürü maalesef beklenen olaydı/olaylardı. o görüşmenin olumlu geçmesi, türk akımı projesinin tekrar masaya gelmesi gibi durumlar(çok daha fazlası görüşüldü tabii ki) abd-türkiye ilişkilerini 15 temmuz süreci hasebiyle de iyice kötüye sürüklemişti. (bkz: brics) blokuna karşı abd her türlü baskıyı yapmaya devam ediyor. bizde fetö temelli yaklaşık 4.5 senedir gelişen değişik çaplı olaylar bunun en önemli kanıtlarından biri. tabii ki 7 şubat 2012 mit krizinin başlaması brics krizi değildi ama bizim rusya'yla yakınlaştığımız her an ülkede çeşitli olaylar gelişti. emperyalizm, türkiye'deki en büyük oyuncusu olan cemaatle yaptığı 17-25 aralık operasyonlarının benzerini geçtiğimiz hafta brzilya'da da gerçekleştirdi. tabii ki zaman içinde olayların detaylarını daha iyi öğreneceğiz ama rüşvet olayı diye dava açılması, 17-25 aralık'a benziyor ister istemez. brics'in bir ayağı çok ciddi bir kırılmaya uğramış gibi görünüyor şu anda. yakınlaşma eğilimindeki türkiye'ye de maalesef darbenin ardından terör olaylarıyla nefes aldırılmama çabası var.

    akp batı'nın dolmuşundan indiği 2011'den bu yana yalnızlığa itiliyor dış politikada. tabii ki fecaat derecesinde hatalar da yaptılar, özellikle de "büyük deha" davutoğlu zamanında(biz dalga geçince herifle suçlu oluyorduk amk). ancak ne olursa olsun batı temelli politikalardan daha avrasyacı çizgiye geçti erdoğan dış politikada. bunun karşılıkları da daha gelmeye devam edecek. ışid ve pkk eksenli terör eylemleri şu anda en etkili silah olacak türkiye'ye karşı. daha sonraki dönem için de ekonomik yaptırımlar uygulanması ihtimali söz konusu tabii. ancak akp tamamen batıya sırt çevirmeyecektir. özellikle de türkiye varlık fonu kurularak birçok devlet kurumunu özelleştirmeye imkan tanıyan projeden abd'ye paylar verilecektir diye düşünüyorum. bu tip neo-liberalleşme eğilimleri artıp tavizler verilirse eğer o zaman bir şekilde muhalif partilerin muhalif basının ses çıkarması gerekir. tabii ki bu son saydıklarım tamamen farazi.

    var olan içerikler üzerinden konuşacak olursak... fetö gibi emperyalist sistemin ayakçılığını yapan oluşumlara hep karşı olduk, akp gibi batı eksenli politika üreten partilere muhalif olduk. ancak ne zaman zarardan döndü dış politikada ülke menfaatine daha bağımsız politika üretti o zaman da destek olmayı biliriz. fetö ile mücadelelerinde de atatürkçülerin desteği hep arkalarında olacaktır ama şunu unutmamalılar: iç politikada emperyalizmin ayakçılarıyla mücadele ederken, dış politikada da asla bağımsızlıktan vazgeçmeyecekler, tavizler verilmeyecek milletin aleyhine olan. çünkü bu ülkenin bu milletin geleceği, refahı sadece ve sadece bağımsız olmakla sağlanır.
    ae

mesaj gönder