1. bir gün bir devlet dairesine işimiz düştü ve o işlere bakan elemanla beraber ben de gittim. normalde gitmeme gerek yok, arkadaş halleder ama neden bilmem ben de gittim. büroksasisi bol, teknik bir iş ve öncesinde halledilen bir takim işler var o işler sirasiyla yapildi. son aşamaya geldik. o işe bakan memure hanımı sora sora bulduk, yanına gittik. şık, bakımlı, 20'lerinin 2. yarısında genç bir kadın. bilgisayara, sisteme bir şey işleyecek ve iş bitecek. hiç sıra yok, saat 11:30 a geliyor, öğle arası saat 12'de.

    gayet güler yüzlü, cana yakın, kibar ve saygılı bir şekilde bilgisayarı kapattığını, 1'den sonra yapabileceğini söyledi. kadının durumu normal değil, yüzünde güller açiyor, o kadar güler yüzlü ve kibar ki bu kadın çok güzel bir hayat yaşıyor olmalı, hiç bir derdi, tasası, sıkıntısı olmamalı dersiniz. ya da sadece benim halledebileceğim çok spesifik bir derdi, işi olması falan gerek. hem bir insan istese de bu dengeyi tutturamaz. doğal bir yeteneği olmalı bu konuda.

    ama saat henüz 11:30 olmamış ve mesai saat 12'de bitiyor. ben kibar bir şekilde çikişmayı düşünürken arkadaş beni dürttü. lafa girdi ve tamam hanımefendi o saatte geliriz falan dedi. eyvallah, didişmemiz gereken bir yer ama saat 11:30 bile değil ve mesai saat 12'de bitiyor. bilgisayar dediğin aletinde düğmesine basıyorsun, açılıyor işte. ne kadar sürebilir ki? arkadaşa ben gidiyorum, sen halledersin ama saat 1 olmadan burada ol ve bak bakalım bilgisayar ne kadar sürede açılacak dedim ve atladım arabama döndüm.

    yolda düşünüyorum. bilgisayar çok eski olabilir, kastırıyor olabilir. bir program, sistem de açılacak falan sonra hepsi kapanacak ama yarım saatten de fazla zaman var.

    arkadaş dönünce sordum. 2 dakika da açıldı sistem dedi.

mesaj gönder