1. insanı korkutup komik duruma düşüren hastalık. aslında acı tabii. ama ben kendimden örnek vereyim. her seferinde komik duruma düşüyorum. üstelik hastalığım için bi ton da tartışıyorum insanlarla. onları ikna etmeye çalışıyorum gerçekten hasta olduğuma. işte beyindir kalptir o an neyden kuşkulanıyosam. geçenlerde çok alakasız bir şekilde aids'ten kuşkulandım. belirtilerini ezberledim. ve tam da olması gerektiği gibi belirtileri kendimde görmeye başladım. bi taraftan da boğuşuyorum kendimle. senin sorunun psikolojik diyorum, rahatla. telkindir, sakinliktir bi süre idare ediyorum. şöyle bir ay falan. sonra gecenin bir yarısı korku beni ele geçiriyor ve düşüyorum acilin yoluna. acil bakamıyor tabii. yarın gel diyor. en sonunda bu da negatif çıkarsa bi daha hastaneye gelmeyeceğime yemin ettim. negatif çıktı. şimdi göğüs ağrısı çekiyorum. ama doktora gitmiyorum. ilk aklıma gelen akciğer kanseri olduğumdu. durum vahim. sigarayı bıraktım. sadece üşütmüş olabileceğimi ise bikaç gün sonra akıl edebildim. en son doktora gidişimin üzerinden bi üç ay geçti. benimki hastalık hastalığı da olabilir. ama bunun bir yerinde panik atak geliyor. o an yaptığım tüm işleri bırakıp hastaneye gidiyorum. geçenlerde 5 km yürüdüm acile gitmek için. sonuç tahmin ettiğiniz gibi. bu esnada panik atak geçti ve hastane kantininde börek yiyip geri döndüm

    panik atakla bağlantılı bir rahatsızlık bu. panik atağın bir çeşididir belki. daha önceki okuduğum yorumlardaki hallerin aynısını yaşıyorum. tek bir farkla, ben zaten öncesinde de hasta olduğumu düşünüyorum. ve tetikleyen de bu oluyor.

    neyse gelelim benim çözümüme. şu amerikan filmlerindeki dertleşme toplantıları. hah işte onu tr'de yapmak neredeyse imkansız. keşke yapılabilse. ama ekşi'de veya burda başkalarının başından geçenleri okumak beni rahatlatıyor. ikincisi yüzleşme. psikolojik bir rahatsızlığınız var ve bunu kabul etmelisiniz. bu da beni rahatlatıyor. ama yüzleşmem baya vakit aldı. yine kendimden örnek vereyim. her zaman stresli bi yaşamım vardı. ama üç yıl önce stres eşiğimi aşan sorunlarla karşı karşıya geldim. şimdi de duyarsızlaştım. kaçış benim için bir yöntem. öbür türlü hayatta olsam da kendimi hayatta hissetmiyorum. hayat ızdıraba dönüşüyor. ne yaptım mesela? stres kaynaklarını yok ettim. mesela kız arkadaşım benim için büyük bir stres kaynağıydı. akıl almaz sebeplerden çıkan kavgalar. kız arkadaşımdan ayrıldım. stres kaynaklarından birine güle güle demiş oldum. okuldan mezun oldum etti iki. eski dostları aramaya başladım, mahalledeki çocukluk arkadaşlarıma kadar gittim en sonunda. hepsinin halini hatrını sordum. eski günlerden konuştuk. bu da rahatlattı.

    şimdi gelecem gelecem diyorum gelemiyorum konuya. benim size birkaç önerim var. yapması başarması zor öneriler. insana ihtiyacınız var. mesela bir ev arkadaşı. bulaşık mı yıkamıyor, gül geç. temizlik mi yapmıyor, sen yap. bunları kafana dert etmeden yap. o ev arkadaşı seni panik ataktan kurtaracak. çünkü kafan dağılacak. hep aynı şeyleri düşünmeni engelleyecek. sen derin ve çözülemez sorunları düşünürken pat diye girecek odana ve diyecek ki ulan şu film vizyona girmiş şu oynuyomuş. bi yöntem, bi öneri. ha ben ev arkadaşı almadım. bu fikir de aklıma yeni geldi.

    yüksek sesle müzik dinle. evde arabada. bağıra bağıra söyle. o an o şarkıdan başka bi şey düşünme. insanlardan vazgeçme. tahammül etmeyi öğren. muhabbete iştirak et. ne kadar çok insan o kadar az psikolojik sorun. kendini dinlemeyi bırak. mümkünse haberleri de izleme. ha burdaki en önemli adımımı söyliyim. yalandan sosyalleşme ağlarıyla mesafe. özellikle facebook'un insanları rahatsız ettiği kanıtlandı benim gözümde. buna dair baya bi şey okudum. doğru mu değil mi bilmiyorum. ama google'a facebook psikolojik sorun yazın bikaç şey çıkacak. ingilizceniz varsa daha fazla makaleye habere ulaşabilirsiniz. öyle geleneksel eleştiriler getirmiyorum facebook'a. başka bir şey var. bakın facebook anasayfama kafası kesilen adam videosu düşüyor, bi altına bikinili bir kadın fotoğrafı düşüyor, bi altına küçük sevimli bir hayvan düşüyor. saniyeler içinde irkilme, şiddet, korku, cinsellik ve şefkat duyguları harekete geçiyor. bir biri ardına. bu büyük bi sorun. bilim insanlarını dinledim ve facebooku kapattım. bir hafta bile geçmeden etkisini görmeye başladım. belki koşullanmadır. ama kendimi çok daha iyi hissediyorum.

    hah. düzenli beslenme. yemek saatlerin bile belli olacak. ve yemekler iyi olacak. yani sebze falan sulu yemekler vs. düzenli uyku. uyku saatin belli olacak. uyanmayı zaten vücut kendi ayarlıyor. üçüncüsü düzenli koşu. her gün. işin bi parçası gibi düşünün. on dakika bile olsa olur. ama her gün. haberlerden uzak durun diyorum ya onu değiştirelim. genel olarak tv'den ve türk dizilerinden uzak kalmak en hayırlısı. dört beş kaç oldu bilmiyorum. hafif filmler. romantik komedi türü. prety woman tarzı şeyler. hah en önemlisi. aileye arama kotası. mesela babanla aran iyi annen seni geriyor mu. babanla haftada iki annenle iki haftada bir konuşacaksın. daha fazla değil. kurallar net katı. stres kaynağına karşı katı olmalısın ama stres azaltıcı etkene karşı da jole kıvamında olmalısın.

    neyse ben sorunların çoğunu aştım. tüm bu saydıklarımı yaparak. ev arkadaşı hariç.

    bi de şu var: ulan ölmüyosun işte.

    en önemli meseleyi kaçırdım. üçün beşin hesabını yapmayın. savur gitsin parayı. iki üç kez savurunca alışıyosun. savrulcak para mı yok. zaten para çok olunca ona savrukluk denir mi. savurcaksın ki bi yerlerden açık çıksın. git elektrik parasıyla viski iç. sonra mumlarla kal. biraz macera biraz ardinal. ha ardinal demişken bu işin tek panzehiridir.
    git extrem bi spor yap. o zaman bu saydıklarımın hiçbirine ihtiyacın kalmaz.
    pavk

mesaj gönder