• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (0.00)
memleket meselesi - recep şükrü güngör
yüreğimin mevsimi, can ağrısı, kayıp ruhlar kıraathanesi adlı kitapları onun hikayeciliğindeki aşamaları gösterir. bu yönüyle recep şükrü güngör'ün her yeni kitabı estetik dil ve hayatın sıcaklığını aktarmak açısından bir üst basamağı işaret ediyor. harflerden oluşan bu kuru kelimelerin nasıl hayatın birer canlı malzemesi, kalbin kıpır kıpır enstrümanları olduğunu anlamak isteyenler memleket meselesi'ndeki hikayelerin dünyasına eğilmelidir. (tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. recep şükrü güngör beyefendi lisede dil ve anlatım dersi hocamdı. bu cümleyi geçmiş zamanla kurabilmenin hayaliyle katlandım derslerine. eğitimim adına yaptığım en iyi adımlardandır bir sonraki sene okulumda olmaması için yaptığım özverili çalışma. hey gidi günler.. bugün youreads'i bir açtım karşımda bu başlık. sinirlendim, bu mecrada anılır hale gelmiş oluşuna. madem anıldı ben de kulaklarını çınlatayım, sizlere de bir "yazar" ile anılarımı anlatmış olayım.

    recep şükrü güngör bey tüm 11. sınıf öğrencilerine kayıp ruhlar kıraathanesi isimli kitabını aldırıp, bu kitaptan sınav yapmış okumayı zorunlu kılmıştı. kendisi kitap kontrolü yaparak (ilk sayfasını açıp tükenmez kalemle yazılmış ismimizi görmek istiyor), kitabı birbirimizden alıp okumamıza mani olmuştu. yaklaşık aynı zamanlarda zaman gazetesinin bulmacasında resmi verilerek bu yazar kimdir ? sorusunun cevabı olmuştu. o sayfa kesilerek okulumuzun panosuna asılmıştı. kendisinin bendeki "yazar" kimliği bu kadar.

    gelelim öğretmenlik hayatına... sınıfa kaşları çatık girer, kapıyı hızla çarpar,kitaplarını masaya fırlatır, ceketini sandalyesine asar sonrasında masaya oturur ve derse başlardı. bu rutininin bendeki izdüşümü : sanatçı adamım ben, afra tafra...

    kelime oyunlarını çok severdi. mesela bir derste "hadi biri bize gülmek fiilini olumsuz, ikinci tekil şahısa çekimlesin" dedi, ardından bir kız öğrenciye (zaten kız lisesi) söz verdi : "gülmemelisin" hoca büyük abartılı bir kahkaha attı sonra tahtaya gül memelisin yazdı. sınıfa dönerek "kimse anlamadı mı?" dedi. sınıfta çıt yok. "gülmemelisin, papatya memelisin, manolya... hahahahah" diyerek şuh kahkalara boğuldu.

    katıldığım son ders tartışmamız sonucunda ben sınıftan çıkıp giderken, arkamdan duyduğum ses ile bitti : defooooollllll !!!!
    aynı gün dilekçe yazıp, tüm sınıftan imza topladım, yönetilmeyen bir okulun yöneticileriyle tek tek konuştum. sonra kendisi nereye gitti bilmiyorum, merak da etmiyorum. zaman gazetesi gibi benzer kuruluşların poh pohlamasıyla "yazarlık" kariyerinde basamak basamak ilerliyormuş öyle mi youreads ? burdan kariyerine selam olsun.

mesaj gönder